Havalimanında hâkime üst arama yapılamaz kararı... Ayrıcalık mı yasal hak mı

Sabiha Gökçen Havalimanı'nda güvenlik noktasında üstü aranan hâkim Aykut Resuloğlu'nun "Hâkimler aranmamalı" diyerek açtığı davaya Danıştay 10. Dairesi son noktayı koydu.

Daire Başkanı'nın hâkimlere yönelik üst arama muafiyetinin adli aramalar için geçerli olduğu, dolayısıyla sivil hava meydanlarındaki 'önleme araması'nı kapsamadığı yönündeki muhalefetine rağmen, davadan oy çokluğuyla aksi karar çıktı.

Bundan böyle havalimanında hâkimlere x-ray ve elle arama yapılamayacak.

Karar, sosyal medyada "hâkim, avukat, doktor, öğretmen ayrımı olmaz. Havalimanında herkes eşittir" başlığı ile hayli tartışılınca ben de sordum: "Karar ne kadar doğru"

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

ARAMA YAPILAMAZ YOKLAMA VE X-RAY YAPILABİLİR

Eski YARSAV Başkanı emekli yargıç, başsavcı, avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu'nu aradım önce. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunun 94. maddesini hatırlattı bana. O maddeye göre, "Hâkim ve savcıların üstleri ve konutunun aranması ancak ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hallerinde mümkün." Tam da bu noktada Eminağaoğlu, "Olayın gerçekleştiği havalimanında, davayı açan hâkime 'arama' mı yapıldı yoksa 'yoklama' mı "Önce bunu ve her ikisi arasındaki farkı bilmek gerek" diyor. Nedir ikisi arasındaki fark Şöyle devam ediyor:

SİCİL HAVACILIK KURALLARI UYGULANMALI


"Bir hâkimin üstü ya da konutu- suçüstü durumunda ve ağır ceza halleri dışında- aranamaz ancak 'yoklama' yapılabilir. Yoklama, kişinin hissetmeyeceği şekilde elin dış yüzeyi ve hafif bir baskı ile, 'üzerinde yabancı bir cisim var mı yok mu' şeklinde bakılmasıdır. 'Arama' ise daha farklı- kapsamlıdır. Dolayısıyla Danıştay'ınoy çokluğu ile aldığı karar, aramanın mümkün olamayacağına özgü olup, bu yönüyle yerindedir ancak bu durum yoklama ve X-ray işleminden muafiyet sağlamaz. Öte yandan daire başkanının uluslararası sivil havacılık kurallarının gözetilmesi yönündeki gerekçesi doğrudur. Bu gerekçeden hareket edildiğinde ve de iç hukuk kuralları da gözetildiğinde, aramanın mümkün olmadığı, yoklamanın mümkün olduğu sonucuna ulaşılır. Arama yasağı, suç öncesini de kapsar."

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

DANIŞTAYIN KARARI ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLERE AYKIRI


Hâkimlerin üstlerinin aranmasına ilişkin konunun sadece iç değil uluslararası hukukla da bağlantılı şekilde ele alınması gerektiğine özel bir başlık açan avukat Hüseyin Ersöz ise Danıştay'ın kararını hukuken doğru bulmuyor ve diyor ki: "Sivil Havacılık Kuralları, havayolu ulaşımını kullanan tüm kişileri kapsar. Kişiler arasında ayrım yapmaz ve kamu güvenliği amaç edinilmiştir. Bu noktada, bu kurallar uluslararası standartlar ile belirlenmiş ve ülkelere de kendi iç hukuklarını bu kurallara göre şekillendirme yükümlülüğü verilmiştir. Dolayısıyla hâkimlerin, uçağa binmeden önce duyarlı kapıdan geçerken sinyal vermeleri halinde üstlerinin aranamayacağına dair Danıştay kararı, Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine de aykırılık oluşturacaktır."

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

HUKUKEN ENGEL YOK

Bu tartışmanın aslında çok uzun süredir devam ettiğine de vurgu yapan Avukat Ersöz, "üst arama muafiyetinin" adli olaylara ilişkin getirildiği ancak hâkimlerin havaalanlarındaki önleme aramalarında da geçerli olduğunu ileri sürdüğünü de belirterek, "Ancak bu hukuken doğru bir yaklaşım değildir. Bu noktada yapılması gereken 'adli arama' ve uçağa binerken gerçekleşen 'önleme araması' arasındaki farkın açık ve net bir şekilde ortaya konulmasıdır. Bu konu, devlet kurumları arasındaki yazışmalara da konu olmuş ve olmaktadır. Kanımca hâkimlerin uçağa binerken üstlerinin aranmasında hukuken bir engel yoktur. Fakat, belli ki Danıştay Kararı ile bu konuda yasal bir düzenleme yapılması ihtiyacı da doğmuştur. Bu noktada Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine uygun şekilde, uçağa binecek tüm yolcuların ayrım yapılmaksızın, önleme aramasına tabii olduklarına dair kanuni düzenleme yapılması uygun olacaktır" yorumunu yapıyor.