Bu görüntüleri kim, neden çekiyor insanlık öldü mü

Manavgat'ta cadde ortasında çıplak gezen bir kadın. Boğaz'da iki hadsizin cinsel ilişkisi. Bir başkasının anadan üryan güneşlenmesi ve son olarak da Galata Kulesi önünde bir gencin kendini ateşe vermesi. Bu dört trajik ama farklı olayın tek ortak noktasıysa: 'Görüntülenmiş olması.' Yani videoya çekmek ya da fotoğraflamak yerine, çıplak gezen kadına örtü veren, yanan gence su atan, diğerlerine 'Ne yapıyorsunuz' diyen olmamış. 'Kışkırtıcı' denebilecek o görüntüler, hem de sansürsüz şekilde, çarşaf çarşaf sosyal medyada. Ve elden ele yayılmaya da devam ediyor. Tüm bu iğrençlikleri canlı izlemek bile başlı başına sıkıntılıyken bir de görüntülemek ve bunu paylaşmak... Akıl tutulması olsa gerek! Sordum.ESKİDEN AYIPLADIKLARIMIZ ŞİMDİ SUNULABİLİR BİRER METABir iletişimci ve 20 yıldır bu mesleği yapan bir haberci olarak hiçbir süzgeçten geçirilmeden servis edilen bu görüntülerin izleyenleri travmatize edeceğini düşünüyorum. Eminim, 'Saçmalama, internet bunun gibi binlerce görüntü ile dolu' ya da 'İstemeyen izlemesin kardeşim' diyenler illa olacaktır. E, tamam izlemeyelim de kaçamıyoruz ki! Milyonlarca kez paylaşıldığı için illa birine denk düşüyorsun. Kaldı ki 'o' anları çekmek için böylesi bir çaba harcanmasını da anlayamıyorum, anlayamayacağım da. Peki, bu durumun sosyolojik ya da psikolojik bir açıklaması var mı Sosyolog ve psikolog, Dr. Serap Duygulu'yu aradım. 'Ahlak' vurgusu yaparak bakın neler söylüyor:Haberin Devamı'DUYGU' VE 'ACIMADAN' UZAK "Günümüzde birtakım değerlerimizi yok saydığımız bir gerçek. Mesela eskiden ayıp kavramı vardı. 'Başkası ne der' diye düşünülürdü. Bu demek değil ki başkaları için yaşayacağız. Ama toplum baskısı ne kadar kötü ise bazı toplum kurallarının ortadan kalkmasıyok sayılması da o kadar kötüdür. İki ucu yaşıyoruz. Arasını bulamadık. Ayrıca, modernleşme ile 'sunum kültürü' kavramı girdi hayatımıza. Artık her şey sunulabilir. Galata'da kendini ateşe veren genç örneğinde de olduğu gibi... Bir insanın eti ile, canı ile yanıyor olması bile 'sunulabilir bir meta' olmuş durumda. Kaybettikleri yakınlarının cenazesi başında fotoğraf çektirip 'Allah rahmet eylesin' mesajları atabiliyor artık insanlar. Sence burada acımızı mı paylaşıyoruz Yoksa o acıyı başkalarına gösterip karşılığında ilgi, alaka, şefkat, onay ya da kabul mü almak istiyoruz 'Yeter ki ilgi göreyim, benden konuşsunlar' ya da 'İlk ben paylaştım' gibi bir ego, başarı peşinde miyiz Ben söyleyeyim. Bu tarz paylaşımlarda ne yazık ki duygu yoktur. Her biri acıma hissinden uzak. Artık olan bitene müdahale etmek yerine seyirci kalmayı tercih ediyor, çekerek, fotoğraflayarak ve paylaşarak başkalarını da seyirci etmek istiyoruz ki bu da kendimizi çok önemli bir insan hissetmek gibi bir yanılgı içine düşürüyor."Haberin Devamı'AN'LIK PAYLAŞIMLARA DİKKAT"Artık 'yurttaş gazeteciliği' diye bir kavram var. Geleneksel medya; kamerası, foto muhabiri, muhabiri ile olay yerine gelip, olayı belgeleyip editörüyle süzgeçten geçirerek yayına hazırlar. Etik ahlak bunu gerektirir. Ancak yurttaş gazeteciliği 'an'lıktır, olayı, görüntüyü ham hali ile süzgeçten geçirmeden; 'Ben oradaydım', 'İlk ben çektim, ben paylaştım!' mantığı ile yayınlar. Tüm bu paylaşımlar toplumu travmatize ettiği gibi şiddettin de bir parçası. Ayrıca anlık, sansürsüz bu paylaşımları bazı kesimler kendi çıkarları için; birilerini kışkırtmak, belli bir kesime karşı düşmanlık oluşturmak ya da kabul ettirmek adına rahatlıkla kullanabilir, ki kullanıyorlar da. Mesela, Boğaz'da yaşanan ahlaksızlık ile alakalı, 'Mültecilermiş' gibi yanlış bir bilgi dolaşıma sokuldu. Ve binlerce kez paylaşıldı. O nedenle siyasi, ekonomik, toplumsal fark etmez, muktedir sahiplerinin acil önlem alması, toplumu bir arada tutan dinamikleri yeniden