Biz ne ara bu kadar merhametsiz ve kötü olduk

BEN gerçekten çok sıkıldım, hatta bıktım! Zira, hemen hemen her acı olayın ardından aynı soruyu soruyorum kendime: Ne ara bu kadar kötü ve merhametsiz olduk Neden mi bahsediyorum Dün gece silahlı bir saldırı sonucu ünlü sunucu Ece Erken'in avukat eşi Şafak Mahmutyazıcıoğlu hayatını kaybetti. Akabinde bu acı olay sosyal medyada 'çok konuşulanlar' arasına girdi. Ancak sanılanın aksine 'çok konuşulan' cinayetin kendisi değil Erken'in durumuydu. Peki, böyle acı bir olayın ardından bile bu kadar acımasızca yargılama hakkı ve gücünü nereden buluyoruz Sordum.BİLMEYENLERE KISA BİR ÖZETAVUKAT Şafak Mahmutyazıcıoğlu, Ece erken ile tanıştığında evliydi. Uzun süren çekişmeli olayların ardından Mahmutyazıcıoğlu eşinden ayrıldı, 8 ay önce de Ece Erken ile evlendi. Cinayetin ardından yapılan yorumlar ise baş sağlığından öte bu durum özelindeydi.İYİLİĞİ BESLERSEN İYİ KÖTÜLÜĞÜ BESLERSEN KÖTÜSÜNUzman psikolog ve sosyolog Serap Duygulu, Ece Erken'i katıldığı programlar sebebiyle tanıdığını belirterek giriyor lafa ve diyor ki: "Şoktayım! Gece ben de şöyle bir bakayım dedim neler yazılmış diye... İnanamadım yorumlara." Cinayetin ardından yazılıp çizilenler benim kadar onu da rahatsız etmiş. Peki ama insan bir ölümün ardından böylesi acımasız yorumları neden yapar Duygulu şöyle anlatıyor: "Birincisi, 'TT' olan (Trending Topic- çok konuşulan konu) bir etiketin altına görüş yazarak, kendini önemli ve değerli hissetmeye çalışan, 'Benim de bu konuda bir görüşüm var', ya da 'Hazır konuşuluyor, benim de adım görünsün bari' diyen sığ bir kesim var. İkincisi, biz toplum olarak takım tutar gibi parti tutar, bir inanca sığınır, bazı ünlüleri kahraman ya da düşman ilan ederiz. Sonra da yaptıkları her hareketi -doğruyanlış fark etmez- kişinin ne yaşadığı ne hissettiğini bilmeden, hem de üzerimize hiç vazife olmayan bir şekilde fütursuzca yargılama hakkı buluruz kendimizde."TOPLUMSAL AHLAK ANLAYIŞIBunu yaparak kötü olmuyor muyuz o zaman Duygulu, iyilik ve kötülüğün doğuştan getirdiğimiz özellikler olduğunu söylüyor, şöyle örnekliyor: "Yale Üniversitesi Bebek Biliş Merkezi'nde, Psikolog Wynn ve ekibi henüz yaşını bile doldurmamış minik bebeklerin ahlaki gelişimleri üzerine bir araştırma yapıyor. Sonuçlar inanılmaz. Yetişkinler nasıl kendilerinden farklı olan insanlara karşı ön yargılıysa bebekler de aynı davranıyor. Ve hatta kendilerinden farklı tercihte bulunanlara kötü davranılmasına göz yumuyorlar. Bu da gösteriyor ki bizler dünyayı farklı insan gruplarına ayırmaya, bizim gibi olmayan, düşünmeyen insanlara zarar verenleri sevmeye, bizim gibi olmayanları, yani 'diğerlerini', cezalandırmaya meyilliyiz. Biliminsanları durumu 'Evrensel Ahlak Özü' ile doğmak olarak tanımlıyor. Hepimiz aslında bu öze sahibiz. Ancak hangi yönümüzü geliştirirsek o yönümüz karakterimiz olur. İyi olmayı tercih edersek iyi, kötü olmayı tercih edersek kötü! Yorumlara bağlayacak olursak da evet, bazı insanlar safi kötüdür! Kötülük ve kıskançlıktan beslenip bunları yazıyorlar. Diğerlerine gelince! Toplumların bazı değer yargıları vardır. 'Yuva yıkanın yuvası olmaz!' deniyor mesela. Yani insanlar bireysel olduğu kadar yaşadıkları toplumun değerlerini de yansıtıyorlar. Bu örnekte de olduğu gibi Ece'yi toplumsal ahlak kriterleri ile cezalandırma peşindeler. Ancak bu saik ile yapanlar bir insanın ölümüne sevindiklerinin, o kişiyi seven başka insanlar (ailesi, eski eşi, çocukları gibi) için de kötülük ettiklerinin, empati yapmaktan nasıl yoksun olduklarının farkında değiller!"BİRLEŞTİRİCİ BİR DİL ŞARTSOSYAL medyanın da etkisi ile giderek bencilleştiğimiz, ayrıştığımızın da altını