Demokrasi bayramı -2-

İç ve dış vesayet odakları, halkın idaresine (demokrasiye) on yıl zor dayandılar. Demokrasi sevincini milletin kursağında bırakıp o uğursuz (meşum) 1960 İhtilali'ni yaptılar. Menderes'in kanını içse doymayacak, kindar, vicdansız ve sadece cellat olabilecek tiplerden sözde bir mahkeme heyeti kurdular. Adına da Yüksek Adalet Divanı dediler. Gerçekte ise Çukur Zulüm Şebekesi olarak görev icra edecekti; etti de.Kargaları güldüren, şeytanları çatlatan şu hezeyanlara bakar mısınızMenderes, üniversite öğrencilerini Et ve Balık Kurumu'nda kıyma makinelerinden geçiriyor, asfalt malzemesi olarak kullanıp gömüyordu!DP Hükümet yöneticileri on iki ton altınla yurtdışına kaçarlarken yakalanmışlardı! Aynı hükümet 1953 yılında çıkarmış olduğu bir kanunla, meslekte 25 yılını doldurmuş hâkimlere emekli olma hakkı verdiğinden, yargı bağımsızlığını ihlal etmiş oluyordu!6-7 Eylül olaylarını Menderes hükümeti çıkarmış oluyordu. (Gezi olaylarını Erdoğan hükümetinin çıkardığını iddia etmek gibi...)Menderes, örtülü ödeneği (Tamamen başbakanın tasarrufunda) kanunsuz harcamış; kara cüppeli ve kapkara vicdanlı heyetin onca ısrarlarına rağmen Fransızlara karşı bağımsızlık savaşı veren Cezayir mücahitlerine para gönderdiğini söylemedi. O milli sırla, şerefle şehadeti tattı.Haberin DevamıCumhurbaşkanı, köpek davasından, başbakan bebek davasından sözde yargılanıp hüküm giydi!Aynı cellat heyeti, Bitlis Milletvekili Selahattin İnan'a: 'Sen şeyhsin, bu durumunu kullanarak vekil olmuşsun. DP grubunun çıkarmış oldukları hukuksuz bir kanun oylamasında, şahsınız her ne kadar yurtdışında bulunmuş olsa da, bu kanuna evet diyeceğiniz anlaşıldığından, mahkûmiyetinize...' deyip karar verdi.Yalnızca insanların değil, hukukun da ar damarını çatlatan bu karar karşısında Selahattin İnan: 'Bana yakıştırdığınız bu ne menem şeyhlik ki şeyh olmanın suçunu bana atfediyor; burada olmadığım halde, mahut kanuna evet diyeceğimin kerametini sizler gösteriyorsunuz' diyerek bu kepaze heyet hariç, salondakileri güldürdü.Sadece sözde mahkemenin sözde başsavcısı Egesel'in bir hareketini ve sözde sorgusunu buraya yazarsak mahut heyetin ne denli denaet (alçaklık) kumkuması olduğunu anlarsınız.Başbakanlık ofisinin içindeki bir kasada sözde bir kadın külotu bulunmuş (oysa, kendileri oraya koymuştu), bunu eline alıp sal- layarak; 'Bu nedir, Kime aittir, Orada ne aramaktadır' diyerek hesap sormaya kalktı. Bu hareketiyle malum savcı, kendi cibilliyetsizliğini