Yolsuzlukla Mücadele (1): Kurumsal yapı ve işleyiş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TÜGVA'nın 5. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasında, "Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, Allah'ın izniyle yoksulluğun olmayacağı bir Türkiye'yi biz hallederiz. Şu an itibarıyla onun hazırlığı içindeyiz" dedi. Siyasetteki 20 yıllık iktidar döneminin ardından "şu an itibarıyla" yolsuzluk, rüşvet ve yoksullukla mücadeleye başlanması üzerine çok şey söylenebilir elbet ancak özellikle yolsuzluk meselesine dikkat çekmek gerek. Gerçekten de uluslararası verilere göre, Türkiye, son 10 yılda yolsuzlukla mücadele konusunda en çok puan kaybeden ülkeler arasında ve 180 ülke içinde 96'ncı sırada. Avrupa Birliği'nin ilerleme raporlarında son 10 yıldır devamlı yolsuzlukla mücadele uyarıları yapılıyor. Ancak yolsuzluğun artmasına neden olan unsurları savundukça, yolsuzlukla mücadelenin gerçekten samimi bir mücadele olmayacağını hepimiz biliyoruz. Kötü yönetim ve yolsuzluğa giden süreç Aydın ve Yılmazer, "Yolsuzluk ve Mali Suçlar" kitabında iyi yönetimi şöyle özetler (Süleyman Aydın ve Yakup Yılmazer, Adalet Yayınevi, s.76-77): "İyi yönetim, Öngörülebilir, açık bir kamu politikası sürecini, Profesyonel ahlak anlayışına sahip bürokrasiyi, Kamuda işlem ve eylemlerin denetlenmesini, Kamusal görev ve hizmetlere katılımda bulunacak güçlü bir sivil toplumu ve Hukukun üstünlüğünü ifade eder." İşte, en basit şekliyle ülke, bu iyi yönetim tanımından uzaklaştığı ölçüde de yolsuzluk oranında artış görülüyor. Peki, bu süreç nasıl bir sarmalı barındırıyor Kamu politikalarının uygulanma süreçlerine yolsuzluk eklendiğinde, ilk olarak, yapıyı onarabilecek değerli insanlar bürokratik yapıdan dışlanıyor. Onlar dışlanırken, yerleri kurnaz ve çıkarcı insanlarla doluyor.. Böylece, çalışkan ve ahlaklı kamu çalışanlarının yolsuzluğu engelleyecek duruşlarıyla yaptıkları denetim etkisiz hale geliyor. Dahası, yeteneksiz ve yozlaşmış insanlar yönetimde etkin hale geliyor. Bu söz konusu yeteneksiz insanlar, kamu politikalarında başarısız tercihler yapıyor. Müzakere etmeksizin alınan yanlış kararlar ve bu kararlardan yapılan geri dönüşler ve tutarsızlıklar sonucu finansal kaynaklar ve zaman boşa harcanıyor. Devamında toplumda ekonomik eşitsizlikler ve huzursuzluk artıyor. Gelir dağılımını düzeltmek adına yapılan gelir transferleri daha fazla bütçe açığı verilmesine neden olurken, yabancı yatırımcı da yolsuzluğun hâkim olduğu yerden kaçıyor. Yönetimde eşitsizlik ve kayırmacılık artıyor. Uzun süren yolsuzluk dönemi toplumsal güveni, kültürel yapıyı dahi olumsuz etkiliyor ve hukuka ve toplumsal kurallara duyulan saygı da azalıyor. Bu sırada demokrasi de zarar görüyor. Otoritenin merkezileşmesi, kötü yönetim, toplumsal yapıdaki bozukluklarla