İktidarın değişmesinin yolu demokrasidir

Bu ülkede iktidarın değişmesinin yolu demokrasiden geçer. Hâlihazırda, karşımızda seçimleri kazanmış meşru bir iktidar vardır ve bu iktidarın değişmesi yine seçimle olmalıdır. Olacaktır. Nitekim hiç şüphe olmasın ki, AKP, seçimleri kaybettiğinde iktidardan gidecektir. Ancak Demokratik bir yönetimde yöneticilerin halka hesap verme sorumluluğu da bulunur. Nitekim, demokrasi, yalnızca seçim olgusuna indirgenemez. Demokrasi için, demokratik bir yönetim için, birtakım başka unsurlar da gerekir. Bu noktada, seçim sürecinin adil olmasının ne kadar mühim olduğunu ısrarla belirttiğim yazılarımı da hatırlatırım. Ancak işte bu adil süreci sağlayacak olan bağımsız kurumlar ve yargıyla birlikte, halkı gerekli gördüğü yerde uyararak kamuoyunun oluşmasını sağlayacak olan muhalefettir. Bir demokrasi için seçim ne kadar olmazsa olmaz ise, muhalefet de o kadar olmazsa olmazdır. Nitekim İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de kararlarında, "demokrasi, çoğunluk görüşünün üstünlüğüne indirgenemez; demokrasi, azınlıklara adil muamele sağlayan ve hâkim konumda olanın her türlü kötüye kullanımını engelleyen bir dengeyi gerekli kılar" der. İster Meclis içi ister toplumsal muhalefet Eğer, mevcut iktidarın güç zehirlenmesi yaşayarak anayasal yetkilerini aşması söz konusuysa, bu duruma itiraz edebilir, bu itirazı yazıyla, sözle, oturduğu yerden veya yürüyerek dillendirebilir, böylelikle halkın geri kalanını uyararak kamuoyunun oluşmasını sağlayabilir. Bu husus, en az seçimler kadar demokrasinin özünü oluşturur. Anayasa, "sokağa dökülmekten" bahsetmez, ancak "silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı"nın önceden izin almaksızın var olduğundan bahseder (Anayasa, madde 34). Günü geldiğinde seçim sandıklarını, oy hakkımızı nasıl koruyacaksak, Anayasa'dan kaynaklanan haklarımızı da korumalı, bu haklara ve özgürlüklere sahip çıkmalıyız. Anayasal kurumların tahrip edilmesine veya atamalar yoluyla iktidar çıkarlarına hizmet için kullanılmasına karşı çıkıldığı kadar, anayasanın halkın daha iyi yönetilmesi için sağladığı, uluslararası sözleşmelerle de korunan hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellemeye çalışan popülist söylemlere de karşı çıkılmalıdır. Zira, "vatandaşın yönetime katılımı ilkesi"nin gerçekleşmesi sadece seçimlerle olmaz. Tepki göstermek için bir kamuoyu oluşturmak, bu yolla yöneticileri harekete geçirmek de katılım ilkesinin tezahürüdür. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin de kararlarında belirttiği gibi, toplantı ve gösteri yürüyüşleri sosyal bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Halk, talebini topluca dile getirir, yöneticiler de bu talepler doğrultusunda kararlarını kontrol eder. Bu açıdan iyice bilinmesi gereken, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının, demokrasinin olmazsa olmazlarından olduğudur. Tıpkı seçimler gibi Doktorlarımız Pandemiyle mücadele sürecinde önemini