Üç ahmak, bir ceza

Kronolojik sırayla üç ayrı konuşmadan alıntı yapalım: "Be ahmak! Neyin intikamı, bunların beyni sulanmış. Bu ifadeleri kullananlara yargıda gereken dersi vereceğiz." (28 Mart 2019) "Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye'yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş o kadar bedava değil, yazıklar olsun." (4 Kasım 2019) "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın. Ama benim inmeyeceğim seviyede. Yine onu devlet adamlığı yapmaya davet ediyorum." (4 Kasım 2019) Üç ayrı alıntıda da ortak ifade "ahmak" kelimesi. Kaba ifadeleri kullanma hürriyeti Peki, bu ahmaklar hakaret suçunu oluşturur mu Kanaatim, gelişmiş demokrasilerde mevcut olmaması dahi gereken bu suçun kapsamının oldukça dar yorumlanması, bu minvalde, özel hayata yönelen ifadelerle sınırlı tutulması, özellikle de kamu görevi ifa edenler için hoşa gitmeyen sözlere de katlanma gerekliliğinin ifade hürriyeti dahilinde olduğundan hareketle, bu ifadenin suç oluşturmaması gerektirdiği yönünde. "Ahmak" kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğündeki manasıyla "Aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan, zekası pek gelişmemiş, aptal, bön, budala (kimse)" anlamına geliyor ve konuşma dilinde, özellikle tartışma esnasında ağızdan bir anda çıkması olağan kabul edilebilir. Öte yandan, pek tabii siyasetin, siyasetçinin dilinin bu olmasını onaylamıyorum ancak ifade hürriyetinin yalnızca iyi ifadeler için değil, sert, kaba, hoşa gitmeyen sözler için de geçerli olduğunu hatırlatıyorum. Siyasal yargı tehlikesi Burada ilk "ahmak"lı konuşmadan yaptığım alıntının ikinci cümlesinde, yürütme organının başının yargı organıyla korkutur gibi duran ifadesinin, ahmak kelimesinden daha önemli ve daha büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan, yürütmenin hâkim ve savcılar üzerinde siyasi baskı oluşturabilecek