Mesele Gülşen Değil (1): Farklılıkla ve muhalefetle mücadele

Gülşen'in son zamanlardaki sahne kıyafetleri, aslında yalnızca muhafazakâr çevrelerce değil, gündemde yer almak için böyle giyindiği yönündeki söylemlerle liberal kesimce de eleştirildi. Ancak gerek bu kıyafetleri giymeye devam ederek toplum baskısına kafa tutan gerekse de iktidarın siyasetini eleştirerek açıkça muhalif bir duruş sergileyen tavırlarıyla Gülşen, aslında bu son yaşanan olayın öznesi bile değil. Gülşen, Türkiye'nin kültürel yapısını değiştirmeye, yaşam tarzları üzerinden Türk toplumunu kutuplaştırarak kontrol altına almaya, farklı olanı düşmanlaştırarak politika üretmeye, suni gündemler oluşturarak asıl sorunları gizlemeye çalışan bir yönetimin sürdürdüğü siyasetin sadece nesnesi. Aslında tüm topluma verilmek istenen mesajın, popülerliği nedeniyle, yalnızca bir aracı. Esas mesele ise, Gülşen değil. 1. Farklı hayat tarzlarına tahammülsüzlük, kutuplaştırma ve muhalefetin meşru görülmemesi Gülşen'in sahne kıyafetleri çokça eleştirse de neticede insanın istediğini giymesinin bir hak olduğunu hatırlatarak ve bu açıdan "doğru" ya da "yanlış" diyerek bir yorum getirmeyi kendimde hak görmeyerek, şu gözlemimi paylaşabilirim: Gülşen, son zamanlardaki sahne kıyafetlerini, hakim düşünceye açıkça meydan okumanın bir sembolü olarak kullanıyordu. İktidarın herkese aynı yaşan tarzını benimsetme politikasına en net ve açık şekilde karşı koymak için daha geniş kitlelere hitap ettiği sahneleri kullanıyor ve konserlerinde laf aralarına mutlaka özgürlük söylemleri ekliyordu. Özetle, iktidar politikalarına karşı, açıkça muhalif bir duruş sergiliyordu. Türkiye'de siyasal iktidarının başlıca tahammülsüzlüğü ise, farklı