Eşitlik, fıtrat ve zihniyet

Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz hafta toplumsal önemi oldukça fazla olan bir karar verdi. Kararın toplumsal önemi, düşünce yapısı ve eşitlik kavramını kavrayıştaki değişiklikten geliyordu. Pek tabii, hukukun genel ilkelerinin uygulanmasından daAncak karar, ne yazık ki, oybirliğiyle alınmadı. Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinden dokuzunun imzasıyla alındı.Kararın dayanağı ve muhalif oyların gerekçesini bir arada (konuyu önümüzdeki seçimlerle de ilişkilendirerek) okumak gerek.Geç kalmış bir kararBahsettiğim karar, evlenen kadının kocasının soyadını alacağı ancak yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği, önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanamayacağı kuralının iptaline dair.Kural şu iki açıdan da iptale konu edildi:1.Kadına evlenmeden önceki soyadını kullanma hakkı tanınmamasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmaması ve bu sınırlamanın meşru bir amacının bulunmadığı,2.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) söz konusu farklı muamele nedeniyle verilmiş bir ihlal kararının ve bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ihlal kararının halihazırda bulunuyor olması.Bu ikinci sebep zaten herhangi bir gerekçe gerekmeksizin Anayasal bir yükümlülük gereği, kuralın iptaline sebep oluştururken, AİHM ve AYM kararlarını uygulamama tutumu yüzünden kural hâlâ yürürlükteydi.Dolayısıyla, kuralın iptali zaten zorunluluk taşıyordu. Bu açıdan karşı oy belirten üyelerin, hukukçu bakış açısıyla değerlendirme yapmadıklarını karşı oy yazılarını okumadan dahi söylemek mümkün.Öte yandan, gelelim benzer durumda olanlara farklı muamele yapılmasına.Bu konuda görüşünüz her ne olursa olsun, önemli olan nesnel ve makul bir neden mevcut değilken, böyle bir sınırlamanın getirilmesinin mümkün olmamasıdır.Yani, siz ortak soy ismi kullanmayı tercih edebilirsiniz, ancak tercih etmeyenin özgürlüğünü haklı bir gerekçe yokken sınırlamak bir hukuk devletine uygun düşmez.Oy çokluğu ile değişimTam da bu noktada AYM'nin kararına karşı çıkan üyelerden birinin karşı oy yazısındaki şu ifadelere dikkat çekmek isterim:"Sonuç itibarıyla kadın ve erkeğin anatomik, fizyolojik, psikolojik ve cinsiyet farklılıkları sosyal anlamda da eşitliği imkânsız kılan bir özelliğe sahiptir. Kısacası kadın-erkek arasında yaratılış gerçekliği olarak yapısal eşitsizlik vardır. Bu durum genel olarak toplumda konumları itibarıyla