Gören kimdir Görünen nedirKadınlar ve erkekler

Yeni Şafak Fatma Barbarosoğlu - Gören kimdir Görünen nedirKadınlar ve erkeklerSabah, 04:40, Seray MimarHer gün biraz daha erkene alabilirim kalkma saatimi. Bünyem sarsılmaz böylece. Altı saat uyku yetebilir pekala. Önemli olan evden çıkmadan önce geniş geniş ev zamanını yaşayabilmem. İhtiyacım olan şey, ev zamanı. Biraz daha sakin. Biraz daha telaşsız. Dakikaları daha iyi değerlendirmem lazım.Namazdan önce her gün iki sayfa tefsir okuyabilirsem... Namaza durmadan önce çayı demlerim...Yemeklerimi hafta sonu planlamam çok iyi oldu. Sadece Çarşamba günleri fırında bir yemek yapabilirim.Kahvaltı sofrası tamam. Vakti zihnimde genişletmeliyim. Sanki işe gitmek zorunda değilmişim gibi. Sanki saatlerim trafikte geçmeyecekmiş gibi. Sanki ne istediğini bilmeyen takım kaptanı (Mimarella kendisine "takım kaptanı" diyor) günü cehenneme çevirmeyecekmiş gibi.Balkona çıkmak iyi geldi sabah serinliğinde. Havada leylak kokusu.Ey kudreti bol Mevlam, şükredecek ne çok şeyim var. Huzur ile güzel koku arasında mutlak bir irtibat var. Yürüyebiliyorum, gidecek bir işim, derlenip toparlanacak bir evim var. İşini sevmeyen bir eşim var. (Bunun için nasıl şükredeceğini bilemedi.) "Sevmese de bir işi var" diye şükretmeyi ne vakittir terk ettiğini fark etti.(Annesi haklı mıydı Kızım erkekler bu kadar şikayetsiz kadından hazzetmez. Söylen sen de sabahları. "Çalışmak istemiyorum, senin maaşın ikimize de yeter" de.)Gül kurusu şifon etek, bej rengi ceket. Zikirmatiğim nerede Dün almayı unutmuşum, yokuşu çıkmak ölüm gibi geldi. Parmağımda zikirmatik olunca kendimi dağlardaki derviş sanıyorum. Sabah, 06:00, Ahmet Bilgisayar Mühendisi "Hadi Ahmet. Baban keyifsiz bugün. Dilara'yı sen götür durağa kadar." Anne alarmı çalmaya başladı. "Ne durağı yav. Saat sabahın körü.""İyi söyledin, kardeşin her gün işte böyle kör sabahlarda işe gidiyor. Sonra onun kazandığını ev kirası yapıyoruz. Aramızda bunu unutanlar var. Hatırlatayım dedim." Ana kız çete oldular. Her yerde kadınlar omuz omuza. Seferberlik ilan etmişler. Çalışıyoruz, yoruluyoruz, yardım etmiyorsunuz. Dır dır. "İş var da kıymetini bilmedik sanki!" "Erkek adam çalışmak istese ille bir iş bulur!" "Kırılacak odun mu arayayım. İş yok." "İnsanın ayağına iş gelmez. İnsan işin peşi sıra gider. Nerde! Anca sen yatağa yama ol." Sabah, 06:45, Seray Mimar Bak ne güzel işe beraber gidiyorlar. Belki eşini bırakıp kendisi geri gidecek. Ama Ayhan bir kere bile benimle şu yokuşu çıkmadı. Arabasını satmadan önce bile ipe un sererdi. Bir kaç kere "Sabahları köpek sürülerinden korkuyorum" dedim. "İnternetten köpek susturucu siparişi versene" dedi. Hayır, aynı tencereyi iki kaşıkla karıştıran, aynı salonu iki farklı süpürge ile yan yana temizleyen o iki reklam figürüne özeniyor değilim. Neydi adları, Ahmet ile Aslı mıydı Bir banka reklamıydı. Reklam işte. Banka reklamı. Bitmeyen paraların dünyasında sonsuz alış veriş rüyası. Bir sabah servisi beklediği yere kadar gelseydi Ayhan. "Sabahları kuş cıvıltıları, çiçek kokuları, taze çıkmış simit kokuları ile yürüyorum yolu" demişti, "Ah ne güzel yarın birlikte yürüyelim mi o yolu" demesini hayal ederek. "Ohhhh!" demişti sağ yanından sol yanına devrilirken "Hanımefendinin hayatı mis. Kokular mis. Hayat, Seray'lara güzel. Bizim koku duyacak halimiz kalmamış, hanımefendinin ne umuru!" Hayır, dağılmayacağım. Senin hayatın güzel, ama o güzelliği görecek