Başarıya kör, hikâyeye sağır bir ülkeyiz
Milli başarılar herkesin hanesine düşen mutluluktur. En güçlüden en zayıfa, en zenginden en fakire herkesin payına coşku düşer milli başarı-larda. Çünkü milli başarılar, bireysel başarılar gibi değildir. Bireysel başarılar en yakın-dakinin haset damarını çatlatabilir, "Neden ben değil de o" sorusunu sordurabilir. Oysa bütün dünyanın gözü önünde kucaklanmış başarıda o ülkenin her vatandaşına düşen bir hisse vardır. Bir anlığına herkes "biz" paydasında eşitlenir. Bazen milli başarılar sadece ulusal sınırlar içinde kalmaz, başarının öznesi çok uzaktaki insanları da "biz" paydasına dâhil edebilir. Başarılı öznenin, yaşı, hayat hikâyesi, karizması ya da tevazuu dünya gezegeninden taraftar toplar.2024 Paris Olimpiyatlarında 10 metre tabanca atıcılık dalında takım arkadaşı 24 yaşındaki Şevval İlayda Tarhan ile birlikte gümüş madalyayı kazanan 51 yaşındaki emekli astsubay Yusuf Dikeç dünyanın gündemine oturdu. İlk defa, birincinin değil, ikincinin başarısı bütün dünyada heyecan yarattı ve Yusuf Dikeç atış sırasındaki karizmatik duruşu ile 2024 Paris Olimpiyatlarının en çok konuşulan sporcusu oldu. Atış sırasındaki vidyosu milyonlarca defa görüntülendi.Diğer yarışmacılar tam teçhizat ile yarışırken Yusuf Dikeç, optik gözlükleri ile, bir eli cebinde atışını yaptı ve gümüş madalya kazandı. Gümüş madalya kazanmakla kalmadı, birkaç gün içinde animesi yapılan, kahve köpüğüne atış sırasındaki duruşu çizilen, oyuncakları satışa sunulan, tişörtlere fotoğrafı basılan bir fenomen oldu.Yusuf Dikeç neden fenomen olduYusuf Dikeç'in fenomen olmasında Asyalı sosyal medya kullanıcılarının payı büyük. Japon sosyal medya kullanıcıları, Yusuf Dikeç'in anime karakter haline getirilmesini önererek anime kahramanın seslendirmesini kimin yapması gerektiğine dair bir oylama bile başlattılar.Bu konuda Japonlar yalnız değil, Çin sosyal medyası da Yusuf Dikeç'in atış vidyosunu milyonlarca defa görüntülemiş. Yusuf Dikeç'in kamu diplomasisi açısından başarısını değerlendiren Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nden öğretim görevlisi Dr. Nurettin Akçay'ın Anadolu Haber Ajansı'ndan Tuba Memiş'e verdiği söyleşiden öğrendiğimize göre, Yusuf Dikeç, Çinlilerin kendi X'i diye adlandırabileceğimiz altı yüz milyon kullanıcısı olan Weibo'da "Trend Topic" olmuş ve bir milyondan fazla paylaşım yapılmış.Yusuf Dikeç, sporda tekno-doping tartışmalarının yapıldığı, elit sporcu kavramının giderek daha çok öne çıkarıldığı bir dönemde, sıfır teçhizat kullanmasıyla ve rakiplerini şoke eden eli cebinde "aşırı rahat" duruşu ile dünya gündemine oturdu. Teknolojik destek olmaksızın, sporcunun sadece "kendisi" olarak başarılı olması üzerinden dünya gündemine dâhil oldu, Yusuf Dikeç'in atış sitili.Asyalı sosyal medya kullanıcıları, Yusuf Dikeç'in duruşunu ve atışını kadim kahramanlığın devamı olarak gördükleri için onu coşkuyla selamladılar. Asyalı sosyal medya kullanıcılarının tutkulu desteği Elon Musk'ın "Nice"ı ile birleşince Türk sosyal medya kullanıcıları ve nihayet haber kanalları Yusuf Dikeç'in başarısını haberleştirebildi. Daha doğrusu haberleştiremedi de "kes-yapıştır" birbirini tekrar eden "son dakika" anonsları ile geçiştirdi.Asyalı sosyal medya kullanıcıları "gümüş madalya"yı nereden gördüyse bizim habercilerimiz de oradan gördü. Yusuf Dikeç'in 24 yılda kazandığı zaferi 24 yaşında kazanan Şevval İlayda Tarhan'ı layıkıyla GÖREMEDİLER mesela.Yusuf Dikeç'in 24 yılık azim ve gayretin sonunda kazandığı başarıyı Şevval İlayda Tarhan ilk olimpiyatında kazandı. Hikâyesini akıcı bir dil ile anlatıyor Şevval İlayda Tarhan. Asker olmak istiyor, bunun üzerine annesi belki de asker olmasına katkı sunar diye tabanca ile atış sporu yapmasını tavsiye ediyor. 15 yaşından itibaren atış sporu ile ilgileniyor Şevval. Sakin, kararlı, coşkulu ve hikâye dinlemeyi bilen bir haberci, müthiş bir hikâye yakalayabilirdi İlayda'nın çocukluk ve gençliğine dair anlattıklarından. Kolundaki dövmeden başka bir şey soramayan haberciler var karşımızda. Hikâyeyi yakalayamayan, göremeyen, değerlendiremeyen "enformatik cehalet"in baskısı altındayız.Yusuf Dikeç'in dünya gündemine oturmasını kamu diplomasisi açısından