Yaylacılık canlanır mı

Büyük şehirlerin yaşanılır yerler haline gelmesi, belki de önce köylerin daha cazip hale getirilmesiyle mümkün olur.Bugünkü tabloya bakıldığında, köyleri boşaltarak şehirleri cazip hele getiren idarecilerin doğru yapmadığını gösteriyor. Son yıllarda şehirlerimiz, başta trafik olmak üzere pek çok problemle içi içe ve insanlar şehirlerden uzaklaşmak istiyor. Fakat bir defa bozulan köy ve şehir dengesini yeniden işler hale getirmek kolay değil. Artık gençleri ve okulda okuyan çocuğu olanların köylerde kalması çok zorlaştı. İlk okulu olmayan bir köyde çocuklu aileler nasıl kalsın "Taşımalı eğitim" bir yere kadar çare olabilir. Nitekim çoğu köyde okul olmadığı için aileler mecburen şehirlere göç etmek mecburiyetinde kalıyor. Tabii ki şehirlerin başka cazip yönleri de vardır. Peki, yeniden köyleri cazip hele getirerek; dolayısı ile şehirleri de yaşanır hale getirmek mümkün olur mu Türkiye'yi idare edenler bu meseleyi bir şekilde gündemlerine almak ve mümkün olan çareleri üretmek durumundadırlar. Şehirleri yaşanır hale getirmek için köyleri ve yaylaları ihmal etmekten vaz geçmek icap eder. Bunun bir yolu da yine imkanlar ölçüsünde hayvancılığı teşvik etmektir. Teşvik denildiğinde akla sadece 'para ve kredi'nin gelmesi doğru değildir. İşin içinde sevgi ve fedakârlık olmadıktan sonra yaylacılığın gelişmesi mümkün olmaz. Yaylalar bahsi açıldığında Karadeniz'den ve Rize'den bahsetmemek olmaz. Karadeniz'in ve Rize'nin yüzlerce yaylası var ve bu yaylaların çoğundan arzu edilen ölçüde hayvancılık yapılamıyor. İnsanlar bir defa yaylalardan kopunca, yeniden hayvancılığın ayağa kaldırmak zor. Bir dönem 900 büyükbaş hayvanın otladığı bir yaylada, bugün 10 adet büyükbaş hayvan bile otlamıyor. Yaylacılık, hele günümüzde hakikaten zor bir iş. Yaylalarda hayvan otlatan,