Pahalılığın sorumlusu kim

Hayat pahalılığı her konuda insanları derinden etkiliyor.

Dünyadaki ülkelere arasında yüksek enflasyon bakımından ülkemizin dördüncü sırada olması da buna bir delil. Başka ülkeleri daha az etkileyen ekonomik kriz, Türkiye'yi çok derinden sarsmış durumda.

Bilhassa gıda ve yiyecek ürünlerindeki enflasyon görenleri şaşırtıyor. Tabii ki 100 TL ya da 200 TL'ye de 1 kg 'baklava' satanlar olsa da, kaliteli baklavayı 1000 TL'ye 'Bin Türk Lirası'na satanlar da var. Türkiye'yi idare edenler genel anlamıyla ve haklı olarak vatandaşa seslenirken; "Merdiven altı ürün almayın. Sadece ucuz diye tercih etmeyin. Sağlıklı ve kaliteli ürünler alın" diyorlar. Peki, 100 ya da 200 TL'lik 'baklava'nın bu ölçülere uyduğuna kanaat getirmek kolay olur mu O halde, vatandaş 'sağlıklı ve kaliteli ürün'lere nasıl ulaşacak

Hatırlanacağı üzere bir ara gıda fiyatlarının yükselmesinde 'üç harfli marketler' suçlandı ve sorumlu tutuldu. Hatta bu konu seçim meydanlarında gündeme geldi bu marketler sloganlarla kınandı. Üç harfli ya da çok harfli marketleri suçlamak çare ve çözüm olur mu Onların da sorumlulukları vardır, ancak esas ve doğrudan sorumlu "Türkiye'yi idare edenler" değil mi Hem enerji gibi temel maliyet unsurlarına aşırı zam yapılması hem de eğer marketler keyfi olarak zam yapıyorsa onları denetlemeyenler esas kabahatli olmaz mı Başka pek çok konuda olduğu gibi zam ve enflasyon konusunda da esas sorumluları görmeme ve göstermeme temayülü dikkat çekiyor.

Gıda ve yemek fiyatlarının yüksek olmasının sorumluluğunu tek başına lokanta ve kafalerde görmek de acaba böyle yorumlanabilir mi Sosyal medyada yapılan bazı yorumlarda, bir bardak çayın tahmini maliyeti hesaplanarak mesela; "3 liraya mal edilen bir bardak çay nasıl olur da 20 TL'ye satılır Böyle bir ticaretten günlük şu kadar, aylık şu kadar kazanç elde edilir. Bu haksızlıktır" deniliyor. Böyle hesap yapanlar haklı olabilirler, ancak acaba bahse konu olan 'çay ocağı' o sayıda çay satabiliyor mu