Vergilerin hesabını kim verecek

Vatandaş, işini görmediğini düşündüğü devlet memuruna, "Maaşını benim verdiğim vergilerden alıyorsun, işimi yokuşa sürme" şeklindeki sözlerle itiraz eder.Eğer işi yokuşa süren, olması gereken işleri yapmayan, "Bugün git, yarın gel" diyen memurlar olursa bunlara vazifelerini hatırlatmak vatandaşlık görevidir. Fakat acaba bunu yapmakla ödediğimiz vergilerin hesabını sormuş olur muyuz Daha doğrusu esas soruları Türkiye'yi idare eden siyasetçilere sormak icap etmez mi Ülkemizde yürürlükte olan vergi sisteminde de ciddî arızalar vardır. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak yerine, tam tersi yapılıyor ve ücretli ve küçük esnaf vergiler altında ezilirken 'büyükler' ekseriyetle daha az vergi ödüyor. Buna ilâveten, uygulamaya konulan vergi afları, bazı şirketlere ve iş kollarına uygulanan vergi istisnaları bu sahadaki adaletsizliği göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Daha da vahimi, bu konudaki haberleri ciddiye alıp izah edici açıklamalar yapan idarecilere de rastlanmıyor. Yakın zamanlarda bazı büyük firmaların vergi aflarıyla korunduğu TBMM'de dahi dile getirildiği halde sanki böyle bir şey yokmuş gibi davranıldı. Bir idareci çıkıp, "Yok öyle bir şey" deme ihtiyacı dahi duymadı. Haliyle bu durum, vatandaşın moralini bozmaktan öteye gitmiyor. Türkiye'deki vergi sistemini değerlendiren Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Söyler şöyle demiş: "Ülkemizde maalesef vergilemenin meşrûiyeti neredeyse dibe vurdu. Vergileme meşrûiyeti dediğimiz zaman, kısaca hemen açayım, devlet için kamu yararına hitap etmesi, mükellef için de gönüllülüğe dayanması. Maalesef devletteki israflar, devletteki rant yolsuzlukları, ihale yolsuzlukları, savurganlıklar mükellefleri vergi kaçırmaya yöneltiyor. Maalesef Türk vergi sistemi bu meşrûiyetini kaybetmekten dolayı vergi sistemiyle biz gerekli vergi hasılatını sağlayamıyoruz. Ne yapıyoruz Her yıl çıkarılan yapılandırma kanunlarıyla, öbür tabirle af kanunlarıyla veya daha pratik tabirle torba kanunlarla