Türkiye Cumhuriyeti tehlike altında! Bu devletin devam etmesi, bayrağın inmemesi için hazinesinin dolu, ordusunun güçlü olması şarttır. Oysa Hazinemiz AKP'nin yaptığı yanlışlarla borca battı Bütçemiz büyük açıklar veriyor Merkez Bankası'nın rezervlerini yediler bitirdiler mevcut durumu eksiye çevirdiler Bütçe iki ayda 202 milyar TL eksi verdi Bu aç
Kıymetli Konyalı, Kayserili, Sivaslı, Tokatlı ve adını sayamadığım illerdeki AKP'ye zamanında oy vermiş kardeşlerim! Size rakamlarla durumun nasıl kötüye gittiğini, ellerinde Kur'an, dillerinde dua olan herkese inanmamanız gerektiğini ispat edeceğim. Bu coğrafya dünyanın en zorlu coğrafyasıdır. Eğer devletin maliyesi güçlü olmazsa, halk zengin olma
Değerli arkadaşlar, Millet İttifakı geliyor ama sorunlar öyle kolay kolay çözüme kavuşmayacak. Neden derseniz 20 yıldır yüksek teknoloji üretmekten aciz, bırakın elektroniği, buğday bile ithal eden bir ekonomi haline getirildik. Tarım ve sanayide üretmekten vazgeçtikçe bunun bedeli enflasyon oldu. Türkiye'de enflasyon hem parasal hem de üretim yete
Geçtiğimiz gün Mehmet Şimşek ve Erdoğan arasında bir görüşme yapıldı. AKP kanadı Şimşek'in tekrar ekonominin dümeninin başına geçeceğini sanıyordu, oysa Şimşek bunu tekrar reddetti. Şimşek bu görevi neden istemedi sorusunun cevabı Şimşek'in 10 Temmuz 2018'deki vedasının ayrıntılarında gizli. Hatırlayalım, 2018 Mart ayında Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde
Son yazıda kısa ve orta vadede finansal durum ne olur diye konuşuyorduk. ABD ve AB'de bankacılık sorunları bir süre daha devam edecek. Küresel bir şok olmasa da özellikle banka hisseleri borsalarda dalgalanacak. Aslında yabancılar kendilerinin 2001 Krizi'ni yaşıyor dersek doğru olur. Denetlenmeyen, riskleri yönetmekten aciz, basiretiz banka yönetim
Son bir hafta içinde olanlar baş döndürdü. Amerika'da artan faizler nedeniyle düşük faizli tahvilleri alan bankaların büyük zararlar ettiğini gördük. Oysa faiz artırımlarının ana sorununu hep reel sektörde durgunluk yarattığını söylerken bankaların bu işten büyük zararlar ederek iflas etmeleri hükümetleri oldukça tedirgin etti. Bu durumun 2008 yılı
14 Mayıs sıradan bir seçim değil. Bu seçimler yıkım ya da yükseliş süreçlerinin başladığı tarih olacak. Bugüne kadar AKP'nin kendi yandaşlarına kaynak transfer ettiği, üretim yerine tüketimin, yüksek teknoloji üreterek para kazanmak yerine beton rantı ile işlerin döndüğünü gördük. Tarımdan ve millî sanayiden vazgeçmenin bedelini ise yüksek enflasyo
Dana bonfile almak istedim ve rakama bakınca gözlerime inanamadım! Tam 550 TL Umudu kestim, kıymanın kilosuna baktım, yağsız rosto kıyma 309 TL Yahu iyi misiniz Bu ülke, biz kara önlükler, beyaz yakalar takarken, her sabah andımızı bağıra bağıra gururla okuduğumuz dönemlerde, en fakirimize bile haftada bir kez et yeme fırsatı veriyordu. Ve o ülke o
Başkan arayışındayken bırakın insanların yaşını, mezhebini, boyunu, posunu, bize gereken, bu ülkeye lazım olan nedir onu sorun önce Bu ülke 2013'ten beri her gün geri gidiyor Eğitim yozlaştı, liyakat bitti, ekonomi kaliteli iş gücünden uzak kaldı. Üretimi bıraktık, tüketimle yalancı başarı hikayeleri yazdık. Beton ve rant büyümenin adı oldu Ama son
2021 yılında yazdığım yazıda AKP'nin Türkiye'ye "Yaratıcı Yıkım" getirdiğini yazmıştım. Tabii ben depremi değil ekonomideki tahribatın krizden yıkıma dönme ihtimalinin altını çizmiştim. Ama şimdi dönüp salgın ve deprem tecrübelerine baktığımızda yönetimin bir bütün olduğunu, bir alanda kötü ise diğer alanlarda da iyi olmasının beklenmemesi gerektiğ
© 2016