LGBT dayatmasına karşı Orkun Kökçü yalnız mı

Yeni Şafak ERSİN ÇELİK - LGBT dayatmasına karşı Orkun Kökçü yalnız mıTürkiye'deki eşcinsellerin resmi bir derneği var. Ad Kaos GL. Aynı isimle açılan bir de web siteleri var. Birkaç yıl öncesine kadar bu sitedeki yayınlarında mağduriyetler inşa edip, azınlık bir topluluğun "var olma mücadelesinin" sesi olduklarını iddia ediyorlardı.Birkaç yıldır ise nasıl olduysa azınlık psikolojisinden sıyrılıp "Biz ne dersek o olacak, siz bizi asla eleştiremezsiniz. Sus konuşma: Bak ne yazmış. Sen bunu diyemezsin" tarzında meydan okumalara başladılar.Son zamanlarda ise bir "fişleme merkezine" dönüştüler. LGBT dayatmasına karşı yazılan her yazıyı, hatta sosyal medya paylaşımlarını raporlayıp web sitelerinde hedef gösteriyorlar. Gazetecileri, yazarları sistematik olarak çeşitli suçlamalarla yaftalıyorlar. Mesele bir yazıda "Türkiye'de LGBT dayatması var" cümlesi kurulmuşsa, o yazar "nefret suçu" işlemekle itham ediliyor. Bir de her ay yayınladıklarını medya raporu var. "Ayın Homofobik Nefret Köşeleri" başlığını atarak servis ediyorlar. Yaptıklarının "fişleme" olduğunu kabul etmeyecekler elbette.Gazetecilerin suçlanarak listelendiği raporları hazırlayan Kaos GL'nin web sitesini ise İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Kurumu SIDA fonluyor. Yani paraları Avrupa'dan geliyor.Hazırladıkları medya raporlarının hemen hepsinde adım geçiyor. Fakat geçenlerde biraz özel çalışmışlar. "Yeni Şafak yazarı iş dünyasında LGBTİ istemiyor" başlığını atıp dört yazımı analiz etmişler. Yine nefret suçlusu ilan etmişler. Takıldıkları bir nokta var. "LGBT dayatması", "eşcinsellik propagandası" ve "LGBT ideolojisi" ifadelerini kullanmamdan ayrıca rahatsız olmuşlar."LGBT dayatması" diye bir şey yokmuş. Uydurmaymış. İstanbul'daki büyük aile yürüyüşünden beri bu kavramla kavga ediyorlar. LGBT dayatması diyen hemen herkesin tepesinde bitiyorlar. Şarkıcılara, oyunculara aynı anda paylaşım yaptırdılar. Yetmedi bazı yazarlara da destek yazıları yazdırdılar.Panik halindeler. Bu ideolojidekiler ilk defa toplumda oluşturdukları baskıyla böylesine yüzleştiler. İstanbul'daki büyük aile yürüyüşünün karşısında konumlandılar. Bu zamana dek; hoşgörü, sevgi, saygı ve arkadaşlık üzerine oluşturdukları dili de terk ettiler. Baskıcı, yasakçı, kural koyucu, dayatmacı bir söyleme geçtiler. Ancak bunun dillendirilmesini de istemiyorlar.İsveç devleti de o paraları bu algıyı ve yeni algıları yıkmaları için veriyor zaten. Ancak insanlıkla, devletlerle, anayasalarla ve tüm dünyayla politik bir kavga başlattıklarını artık herkes görüyor. Kendileri gibi olmak ya da eşcinsel yaşamı benimsetmek yetmiyor. Dayattıkları yaşam biçimine itiraz eden herkese cephe alıyorlar. LGBT ideolojisi şimdi de futbol dünyasına dayatılmak isteniyor. Bir süredir kulüp logolarını değiştirmek ve sosyal medyada paylaşım yaptırma baskıları yeni bir aşamaya geçti.Önce Hollanda'da sonra da İngiltere'de futbol takımlarının kaptanlarına LGBT renklerinin pazubendini takarak sahaya çıkma baskısı kurdular. Çok etkili ve geri dönüşü yüksek bir dayatma bu. Bir takımın kaptanının LGBT'yi desteklemesi tüm takımın ve hatta seyircilerinin de bu yaşam biçimini zoraki de olsa kabullenmesi anlamına gelebilir. En azından bir süre sonra böyle bir normalleşmenin bir pazubent aracılığı ile sağlanmasının amaçlandığı çok bariz. Peki bu dayatmayı kabul etmeyen kulüpler, takım kaptanları ve taraftarlar ne olacakGeride kalan haziran ayında yayınladığım "LGBT Her Yerde ve Artık Bir Yol Ayrımındayız" başlıklı yazımda bir noktaya dikkat çekmiştim: "Tahmin ediyorum; bu baskı bir süre sonra futbol takımlarını da esir alacak. LGBT yanlısı olmayan futbolcular kendilerine yeşil sahalarda yer bulamayacaklar. Çünkü gidişat bu yönde."LGBT renkli pazubent ile sahaya çıkmayı kabul etmeyen Orkun Kökçü hakkında Hollanda medyasında yazılanlar da böyle bir gidişatın