Deli Dumrul vergisi

Her şeyin cılkını çıkarmaya pek meraklı olan ülkemizde "restoran ve kafelerin" bundan geri kalmayacakları belliydi. "Benden atlasın da başkasında patlasın" ilkesi uyarınca yaptıkları ve yapacakları zamlara çeşitli kılıflar uydurmaya çalışıyorlar. KDV de bunun en güzel örneğidir ve halkımızın felsefesine uygundur. Herkes vergiyi birbirine aktarır, vergi "son tüketicinin" elinde patlar. Bazı kahveciler "otuz dakikalık oturma süresi" koymayı denediler, tepkiler üzerine vazgeçtiler. Böyle rezillik olmaz tabii... Ama, bir çay söyleyip dört saat oturan ve giderken de garsona elli kuruş bahşiş bırakan uyanık vatandaşlarımızın varlığını da unutmayalım! Fransa'da şöyle adı konmamış bir uygulama vardır: Ismarladığın her tür meşrubat ya da yiyecek için "bir saat kadar" oturabilirsin. Süreyi uzatırsan garson seni hırtça kovmaz fakat "bir tüketim daha yapmaya" davet eder. Su da olabilir soda da, yeter ki bir şey daha ısmarla. Buna karşılık Londra'da Leicester Meydanı'nda bir kahvede "otuz dakika sınırlamasını" ilk gördüğümde sinirlenmiş, girmemiştim. O zaman da ne oluyor Doğru "pub"a, gündüz gözüyle içki içmeye... Şimdi de bizimkiler "ayakbastı parası" kesmeyi deniyorlarmış... Buna "açılış ücreti" ya da "ısıtıcı bedeli" gibi kılıflar bulmuşlar. Kafadan yetmiş liraya kadar çıkıyormuş. En insaflısı on lira. "Kuver" yani... Gençliğimde gittiğim bir lokantada ilk kez "kuver" lafını duyduğumda garsonla kavga etmiştim. O da tamam da, sigara içenler için özel ısıtılan dış masalarda hır hır yanan tüpgazın bedeli... İçeride otursak orası ısıtılmayacak mı Oldu olacak, bulaşıkları yıkamak için "tabakçı parası" da alın. Garsonların ayakkabı