Galatasaray'ın seçimi

Galatasaray bir yıl bile geçmeden yeniden seçim atmosferine girdi. Mevcut düzende bu yönetimin uzun soluklu olmayacağı belliydi. Yine de " ibrasızlık" tercihinin silaha dönüşmesi etik mi İbra ile başkan terbiye etmek, böyle köklü bir camia için üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Öte yandan taraftarın bu hamleyi genel kurulun diğer kulüplerden farkı ve gücü olarak gördüğünü de unutmayalım. Polat, Cengiz ve Elmas... Bu ibrasızlıkları, kısa süre önce başkan seçilmiş bir ismi aynı hızla itibarsızlaştırmak mı, yoksa demokrasi kültürünün bir başarısı olarak mı değerlendirmek lazım Bu soruyu her Galatasaray üyesinin kendi vicdanında cevaplaması gerekiyor. Ufukta seçim var. Dursun Özbek ve Ünal Aysal ismi taraftarı heyecanlandırıyor. Bu malum. Ama asıl soru, Genel Kurul üyelerini hangi ismin heyecanlandıracağı. Sarıkırmızılı takım bu hızla başkan eskitirse, mali fatura ağır olacaktır. Bu yüzden artık her üye iki kere düşünmeli. İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ Futbolumuz yine garip bir tartışmaya sahne oluyor. İki milli kalecimiz Uğurcan ve Altay başarılı ya da başarısız oldukları maçlar üzerinden rakip takım taraftarlarınca hedef haline getiriliyor. Bu anlamsız karşılaştırma yarışına, en dış kulvardan Ersin için yapılan övgü ya da yergiler de eklenince ortalık toz duman oluyor. A Milli takımda iki çok iyi kalecimiz var. Seviyeleri birbirilerine oldukça yakın. Ümit Milli Takım ve Beşiktaş'ın kalesini koruyan Ersin de onlardan aşağı kalmıyor. Geleceği onlar kadar parlak. Bizse uluslararası seviyede üç iyi kaleciye sahip olmakla övünmüyor, takımdaşlık adına birini öne çıkarıp, diğerlerini tu-kaka ilan ediyoruz. Özellikle sosyal medya üzerinden şekillenen bu yarış maalesef en çok genç kalecilerimize zarar verip, akıllarını karıştırıyor. Kalede özgüvenle durmalarını engelliyor. Camialarına şirin gözükmeye çalışan gazetecilerin bile bu anlamsız karşılaştırmaya dahil olmaları maalesef yaşadığımız dönemdeki pop çağı kültürünün hazin bir sonucu. Yapmayın sevgili okurlar! Birine de, diğerine de yapılan yanlış. Neticede iki yanlış bir doğru etmiyor ve kaybeden futbolumuz oluyor. Azıcık insaf. KUNTZ'UN ISI ZOR A Milli Futbol Takımımızın Dünya Kupası defterini kapatmasından sonra geleceğe ilişkin hesap, kitap başladı. Artık öncelikli hedefimiz, istikrarlı bir oyun ve oyuncu grubuyla Avrupa Şampiyonası Finallerine gidebilmek. İtalya maçında da gördük ki, bazı temel zaaflarımız hiç değişmiyor. Bunların başında da kolay gol yemek geliyor. Şimdilerde gündemimiz Kuntz'un üçlü savunma düzeni. Alman Hoca burada şans verdiği isimlerin üçlü savunma oynadığını söyleyerek aklımı karıştırdı. Evet, hepsi oynamış olabilir ama hepsinin yanında bu sistemi oynamayı iyi bilen, dengeli ve oyun kurma becerisine sahip partnerleri vardı. Biz hamle oyuncularıyla, tekniği görece zayıf isimlerle aynı işi yapmaya kalktık. Böyle olunca da baskı yedik, iyi top çıkartamadık ve savunmada tehlikeler yaşadık. Elimizde Marcao tipi bir savunmacı olur anlarım. Bu düzen işleyebilir ama bu isimlerle olmaz. Hele Berkan'dan üçlünün sol beki hiç olmaz. Diyeceğim şu ki; Stefan Kuntz oyun düzenini elindeki oyunculara göre kurmuyorsa, o düzene uygun oyuncular bulmak durumunda.