Derbi derbidir

Derbi haftasına girilirken Fenerbahçe liderin 15; Galatasaray ise 30 puan gerisinde. Dolayısıyla ortada büyük bir yarış ve iddia yok. Ancak ezeli rakipler aralarında misket bile oynasa, orada büyük bir rekabet vardır. Elbette Fenerbahçe'nin güçlü ikincilik iddiasını da göz ardı etmemek gerek. Ben prensip olarak derbide ev sahibinin bir adım önde olduğunu düşünürüm. Pazar günü de Kadıköy'de elli bin F.Bahçe taraftarı takımları için itici güç olacaktır. Yine de maçlar sahada kazanılıyor. İŞ sahaya gelince de Fenerbahçe bir adım önde gözüküyor. Sarı-lacivertli takım net bir şekilde daha formda. Galatasaray'da ise özellikle Kerem'in boşluğunu dolduracak bir isim yok. Ancak Torrent'in yaklaşan seçim süreci öncesinde derbi galibiyetiyle gelecek seneye tutunmak isteyeceği de aşikâr. Mutlaka şapkadan tavşan çıkartmaya çalışacaktır. Velhasıl, "derbide favori olmaz" klişesini tekrarlayacak değilim. Favori Fenerbahçe. Yine de "F.Bahçe kesin kazanır" demek kolay değil. Ben, derbi golsüz bitmez demekle yetiniyorum. YAYIN KAOSU Futbolumuzun nur topu gibi bir kaosu var. Yayın işi arapsaçına döndü. Mevcut yayıncı kuruluş maç yayınlarını kaptırmak istemiyor ama ihalenin bir bölümü lehine sonuçlandığı için Saran Grubu da hak iddia ediyor. Maddi şartlar istedikleri gibi çıkmadığı için Kulüpler mevcut yayıncıya bir yıl opsiyon tanıyıp, önümüzdeki yıl yeni bir ihale yapılmasına sıcak bakıyor. Ama yayıncı kuruluş sadece bir yıllık uzatma fikrine yakın değil. Eğer bir yıl opsiyon hakkı tanınacaksa önerdikleri rakamı düşürecekleri yönünde bilgiler var. Anlayacağınız kulüpler de, yayıncılar da, TFF de mutlu değil. Bu şartlarda nasıl bir ortak nokta bulunacak bilemiyorum. TFF başkanlığını vekâleten devralan Servet Yardımcı'yı zor bir iş bekliyor. Ama bu bir fırsata da dönüşebilir. Yayın kaosunu Haziran'daki seçime kadar çözmesi halinde, başkanlık koltuğuna oturması daha kolay olacaktır. SABIR TAŞI ÇATLADI Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir uzun süredir çok sıkıntılıydı. Yaklaşık üç yıldır yoğun işlerinden ve aile yaşantısından feragat ederek Türk futbolu için ağır bir mesai vermesine rağmen kimseye yaranamadı. Ne parçası olduğu Fenerbahçe camiasına hoş göründü, ne de diğer kulüplere. Bu yetmezmiş gibi paraya ya da PR'a ihtiyacı olmayan bir işadamı olarak sürekli yıpratıldı. FUTBOL camiasındaki lobiler, basın ve kulüplerin sosyal medya trolleri için kolay hedefti. Hakem hata yapsa, futbolcu kendini sahtekârca yere atsa, Başkanlar yayıncıyla ters düşse, FFP koşulları kulüpleri köşeye sıkıştırsa hedefe hep Nihat Özdemir kondu. Hataları olmadı mı Elbette oldu. Kim hatasız ki Ama kendi adıma ben çabasını bizzat gördüğüm için iyi niyetle, çok çalıştığını söylemek ve hakkını teslim etmek durumundayım. Hal böyle olunca Nihat Bey'de bir yere kadar dayanabildi. "Daha iyisini yapabiliyorsanız, buyurun siz yapın" diyerek