Büyük kulüpler satılır mı

Önemli bir işadamı ve Beşiktaş Kongre üyesi olan Ethem Sancak'ın yaptığı, " Allah korusun, Beşiktaş eğer TMSF'ye düşerse ihaleye girip satın alacağım" açıklaması Siyah-Beyazlı camiada tepkiyle karşılandı. Aslında Ethem Bey iyi bir Beşiktaşlı olarak kulübe sahip çıkacağını göstermek istese de eleştirilerin hedefi olmaktan kurtulamadı. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray gibi yüz küsur yıllık camiaların bir kişi tarafından satın alınması kolay kabul edilebilecek hadiseler değildir. Bu kulüpler halka mal olmuş, isimlerden ya da şirketlerden bağımsız tarihi çınarlardır. Sivil Toplum kuruluşu olarak büyük güçleri olduğunu kim inkâr edebilir Ethem Bey'in açıklamasına gelince... Buna disiplin suçu demek biraz hamaset olur. İşi bu boyuta taşımak yerine, "Madem Beşiktaş'a bu kadar bağlısınız" diyerek bir sponsorluk istemek çok daha akılcı değil mi Unutmadan, asıl konuşulması gereken şey o programda da gündeme geldi. Bu kulüpler milyarlarca lira faiz ödeyerek nasıl ayakta kalacak Bu borç yükünü taşımaya can dayanmaz. Ülkede kaç tane Ali Koç var ki YENİ BAŞKAN İYİ BAŞLADI ürkiye Futbol Federasyonunda Mehmet Büyükekşi dönemi başladı. Aslında sıkıntılı bir sürecin ardından polemiklerin gölgesinde ve az denebilecek oy ile seçildi yeni başkan. Ancak hem seçim sürecinde verdiği birlikberaberlik mesajları, hem bütün futbol camiasını sahiplenişi, hem de ivedi sorunlara en kısa yoldan çözüm getirme iradesiyle umut veren bir başlangıç yaptı. Elbette önemli olan söylem değil, eylemdir. Mehmet Başkan bu anlamda çok değerli bir icraatla işe koyuldu. Üzerinde çok tartışılan ve haklı eleştiriler alan bütün kurulların istifasını istedi. Yetmedi. İkinci bir çağrı yaparak istifa kararı almayan kurulları bir kez daha uyardı. Bu yaklaşım beni umutlandırıyor. Mehmet Büyükekşi Türk Futbolunun en kaotik dönemlerinden birinde koltuğa oturdu. İşi kolay değil. Ancak başkan bu kararlılıkta devam ettiği müddetçe, bize de ona destek vermek düşüyor. Şimdi zaman laf kalabalığı yapma değil, futbolumuz için taşın altına elimizi koyma zamanıdır. KUNTZ VE ULUSLAR LİGİ Milli Takım Uluslar Ligi'nde gol yemeden art arda dört galibiyet alarak yüzleri güldürdü. Elbette Litvanya, Lüksemburg ve Faroe Adaları gibi rakipler karşısında beklenmedik bir durum değildi bu. Ancak takımın kazanma alışkanlığı elde etmesi ve bu seriyi yakalarken gol yememesi kazanç hanemize yazar. Genç ve yeni oyuncuların bir arada oynama, oyundan keyif alma ve özgüven kazanması adına her şey gayet olumlu. Yine de bu durum UEFA'nın, Haziran'ın yarısına kadar sarkan saçma sapan bir takvim yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. Bu arada bir eleştiri de kendimize. Yani medyaya. Neymiş efendim Stefan Kuntz, Fatih Terim'in ardından 15 yıl sonra art arda 4 maç kazanan ilk teknik adam olmuş! Haber doğru mu Doğru. Ama adama, "Sen bu maçları kiminle oynadın" diye sorarlar. Keşke elma ile armut'u aynı sepete koymasak. Keşke haber yaparken klişelere sarılmasak. Keşke... Sevgili meslektaşlarım! TRABZONSPOR BİLDİĞİNİZ GİBİ Ne demişler Erken kalkan yol alır. Trabzonspor'un şampiyonluğunda doğru sezon planlaması, erken transferler ve birlikte daha uzun süre çalışarak hazırlanmanın büyük katkısı oldu. Aynı plan bu sene de devreye sokuldu. Başkan Ağaoğlu