Ali Koç'un en zor seçimi

Fenerbahçe İsmail Kartal ile beraber kişilik kazandı. Meslektaşı Torrent'in aksine Kartal, takımının oyun gücünü arttırıp, futbolcuların form durumunu geliştirmeyi başardı. Bu başarı saha sonuçlarına yansıdı ve Fenerbahçe son on iki haftanın lideri oldu. Saha sonuçları olumlu olunca takımdaşlık da gelişti. Krizler aşıldı, oyuncular kenetlendi. Fenerbahçe bugün ikincilik için en güçlü aday. Ancak bu çıkış Ali Koç'u bir kez daha zor bir seçimle karşı karşıya bırakmış görünüyor. Ali Bey yaptığı en büyük hatanın, Aykut Hoca ile devam etmemek olduğunu itiraf etmişti. Emre Belözoğlu'ndan ayrılma seçimi de bence hataydı. Başkan şimdi benzer bir ikilemin eşiğinde. Üstelik artık dört yılda tek bir kupa alamamış olmanın yükü de binecek omuzlarına. Daha önce söylemiştim. Eğer üst düzey bir yabancı teknik adam ile anlaşma sağlanamazsa İsmail Hoca'dan vazgeçmek hata olur. Gelecek teknik adam hiçbir şüpheye yer bırakmamalı. İsmail Hoca başarısıyla, Ali Bey'in işini daha da zorlaştırdı. Ama aksini düşünelim. Eğer Hoca kalır ve aynı çizgiyi yakalayamazsa bu defa oklar doğrudan Ali Koç'a yönelmez mi Anlayacağınız seçim zor. Sevdiğim bir söz var. "Hayattaki en zor şey; geçeceğin köprülerle, yakacağın köprüleri ayırt etmektir" diye. Ali Bey tam da bu noktada. VALENCIA NEREDE Enner Valencia, 12 Şubat'ta Giresun maçında attığı golden beri ortada yok. Sakatlık sonrası iyileşmesine rağmen formasına kavuşamadı. Geçen yıl 34 maçta 16 gole katkı verirken, bu sezon 19 maçta 10 gole katkı yapan Kolombiyalı bana göre bu şartlarda kolay kolay vazgeçilecek bir oyuncu değil. Serdar Dursun iyi sezon geçiriyor. Berisha ise fazlasıyla vasat. Açıkçası Valencia her ikisinden de fazla bir oyuncu. Elbette özellikleri farklı. Ben potansiyellerinden bahsediyorum. Hal böyle olunca insan, "Hocasıyla ya da yönetimle sorun mu yaşadı" diye düşünmeden edemiyor. Valencia 32 yaşında ve bu ligde hala fark yaratabilir. Eğer bilmediğimiz büyük bir sorun yoksa kazanılmasında fayda var. Sonra kaçan balık büyük olur. TORRENT'iN DENGESi! Derbi yenilgisinden sonra, "Dengeli bir maç oldu" dedi Torrent. Son yıllarda bir derbide gördüğüm en kötü Galatasaray performansından sonra bu ifadeyi kullanmak sarı-kırmızılı camianın sinir uçlarıyla oynamaktır. Torrent'in geldiği günden beri hiçbir sportif katkısı yok. On iki maçta altı yenilgi alıp, sadece dört kez sahadan galibiyetle ayrılabildi. Geliştirdiği bir oyun gücü ya da oyuncu olmadı. Yaptığı açıklamalar genellikle kendini kurtarmaya ve zaman istemeye yönelikti. "Bu takımı ben yapmadım. Eldeki malzeme belli. Benim sistemime uygun takviyeler ve sabırla her şey çok farklı olacak." dedi Torrent. Söylemleri, planları, vaatleri teoride umut vadetse de, ne saha içi eylemleri ne de maç sonu açıklamaları tutarlı olabildi. Yani teori, pratiğe yansımadı. Mali durum aksini yapmaya zorlasa da iki başkan adayının da Torrent ile devam etmesini beklemiyorum. İspanyol teknik adam, en az Siggi Held ya da Reinhard Saftig kadar yanlış bir seçim oldu. Taraftarı heyecanlandıracak genç ve dinamik bir hoca gerek Galatasaray'a. Kulağıma gelen isimler de bu yönde. ŞAMPİYONLUK SABIRSIZLIĞI Trabzonspor rekor peşinde, haftalardır şampiyonluk ipini göğüsleyeceği maçı bekliyor. Ancak taraftarın