Türkeş yaşasaydı...

Alparslan Türkeş'in ölümünün 25. yıldönümüydü dün. Anma programları yapıldı, çeşitli mesajlar yayınlandı. Bazıları da kendilerine göre bir Türkeş Portresi ortaya koymaya çalıştı... Zaten moda oldu son dönemde. Bir süre önce de "Erbakan yaşasaydı şöyle yapardı" türünden iddialara ve tartışmalara tanık olduk. Günübirlik fikir değiştiren, olayların akışına göre tutum belirleyen kişiler değildi onlar. Belli iddiaları ve idealleri vardı. Bu uğurda bedeller ödeyip acılar çektiler. Yılmadılar, yıkılmadılar, teslim olmadılar. Hayatları boyunca belli hedefler peşinde koştular... O yüzden, çarpıtıp çekiştirerek, kelime oyunları oynayıp, bu şahsiyetleri istismar ederek çıkarımlar yapmak, onların manevi şahsiyetlerine saygısızlık anlamına gelir. Merhum Türkeş'i en iyi tanıyan ve kendisi ile ilgili değerlendirme hakkına sahip olan basın mensuplarından biriyim. 1984'te Askeri Mevki Hastanesi'nde tutuklu olarak tedavi gördüğü sırada ben de askerdim. O kötü günlerinde yaşadıklarına tanık oldum. Aylar ve geceler boyunca hastane koridorlarında birlikte volta atıp sohbet ettik. Zaman zaman da dertleştik. 1970'li yıllarda başlayan kendisi ile yakın ilişkim vefatına kadar devam etti... MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda idamla yargılanıyordu. O davayı da takip ettim. Bugün CHP İzmir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer'in babası Duruşma Savcısı Hakim Albay Nurettin Soyer'in hazırladığı iddianamede çok ilginç bir itham vardı. 587 sanıklı MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda, Türkeş, "Başkanlık Sistemini istemek ve bunun için mücadele etmekle" suçlanıyordu. Yaptığı bazı konuşmalara ve yazdığı kitaplara atıfta bulunuluyordu. İdamı için gerekçe olarak gösterilen garip ve hukuk dışı suçlamalardan biri de buydu! İnanılır gibi değil, ama yaşadım ben bunu! Bu gerçeğe rağmen, biri ya da birileri kalkıp, Türkeş'e atıfta bulunarak, O'nu istismar edip, Parlamenter Sistem savunuculuğu yaparsa, buna "Çok kaba bir istismar" denir! Bir de Türkeş düşmanlığı üzerinden beslenenler var... Dönüp dolaşıp, sert kişiliğinden bahsediyor