Kutlu olsun

Dün, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nda bir zafer kutlandı. Yıllar boyunca acıların, felaketlerin yıldönümlerini anma toplantılarına katılmaya alışık olduğumuz için hasret kalmışız. 28 yıl sonra gelen Karabağ Zaferi'ydi bu. Üstelik bir zaferden de öte dönüm noktasıydı. 30 yıl önce başlayan ve soykırıma varan geçmişi yaşayan bilir bunun önemini. Sovyet (Rus) destekli Ermeni saldırılarıyla topraklarımızı kaybettik. Soydaşlarımız soykırımı uğradı. "Ah Laçin, can Laçin, can cana kurban Laçin" nağmeleriyle terennüm ettiğimiz şarkılarımız elimizden alındı. Dünyanın sözde medeni ülkeleri de canilere destek verdi. Yaşadım o günleri. Oradaydım, Azerbaycan Türklerinin nasıl acılar içinde kıvrandıklarını gördüm. Ama en önemlisi, soydaşlarımızla birlikte Türkiye'nin de nasıl bir acz içinde bulunduğuna şahit oldum. Yoktu gücümüz, engelleyemedik. Göz göre göre, göstere göstere Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal ettiler. Vurdular, kırdılar, öldürdüler, yaktılar, bir milyondan fazla insanı topraklarından ettiler. O acılar tarih oldu artık. Hem Azerbaycan, hem Türkiye çok gelişti. Gücümüzü koyduk ortaya, hakkımız olanı bir daha geri vermemek üzere aldık. Kutluyorum İletişim Başkanlığı'nı... Geçmişin acılarını ve kazanılan zaferin önemini hatırlattı hepimize. Bu, acılardan gurura dönüşen öyle bir zafer ki, konuşma yaparken Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev'in gözlerini yaşarttı. Çok iyi anlıyorum kendisini. İki yıl önce, Ankara Şehir Hastanesi'ndeydim. Ölümün eşiğinden dönmüştüm, ayağa kalkamayacak durumdaydım. Zafer haberi gelince yataktan fırladım. Kafkas dansları ile kutlama yapan hanıma eşlik etmeye çalıştım. Milletimize bu günleri gösteren Rabbime şükrettim. Sonra, Ermeni işgalinden kurtulan Şuşa'ya gitmek nasip oldu. Orada bizzat gördüm, bu tarihi şehrin insanlık düşmanları tarafından nasıl harabe haline getirildiğini! Ve bu barbarlığı destekleyen Batı'nın ikiyüzlü tavrına şahitlik ettim. O ikiyüzlü tavrı Hacıyev de dile getirdi. "Galibiyeti Türkiye ile birlikte gerçekleştirdik" derken, şu