Hayaller gerçek oluyor

Küçüktüm, 1974'te Kıbrıs'ta Barış Harekatı yapıldığında, insanlar "Ya taksim, ya ölüm" sloganları atıyordu. Çünkü Rumlar adım adım Enosis'i gerçekleştirmek için uğraşıyordu. EOKA militanları ölüm saçıyordu...

Ne Kıbrıs, ne Yunanistan hiçbir zaman Türk varlığını kabul etmediler. Hiç unutmuyorum, 1997'de Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldırım Aktuna ile Batı Trakya'ya gitmiştik. İskeçe ve Gümülcine'de soydaşlarımızı ziyaret etmiştik. Orada "Türk" ifadesini kullandığımda Yunan gazeteciler, "Batı Trakya'da Türk yok. Türk değil onlar, Lozan'a göre Müslüman azınlık" diye üzerime saldırdılar. Yumruklaşmaya kadar varan itiş-kakış yaşadık.

Yetmedi, Selanik Başkonsolosluğumuzun önünde PKK'lılarla bir olup otobüsümüzü taşladılar. İçlerinden biri araçtan inen Bakanımız Yıldırım Aktuna'yı yumrukladı. Orada sabaha kadar taş ve yumurta yağmuruna tutulduk.

İşte o harekat yapılana kadar, Kıbrıs'ta soydaşlarımız da bu şartlar içinde yaşıyordu.

Doktor Sadık Ahmet, ömrünü Batı Trakya ve Türk varlığına adamış bir isimdi. Gümülcine-Sirkeli Köyü doğumluydu. 1985'te Batı Trakya'daki hak ihlallerine dikkati çekmek için imza kampanyası başlattı. Sırf bu yüzden 1988'de 30 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1990'da da yine Batı Trakya Türklerine "Türk" dediği için hapis cezası aldı. Ve o gün hapse girerken şunları söyledi:

"Sadece Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum: Türküm ve öyle kalacağım."

Bırakmadı mücadeleyi. 1990 Genel Seçimleri'nde çok yüksek oy alıp bağımsız milletvekili olarak Meclis'e girdi. 1991'de Batı Trakya Türklerinin ilk siyasi partisi olan Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi'ni kurdu.

Hazmedemedi Yunanlar bunu, 24 Temmuz 1995'te Batı Trakya'da 48 yaşında şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Kısacası öldürdüler O'nu. Dün ölüm yıldönümüydü.

Bugün de Lozan Antlaşması'nı ayaklar altına alıp, Batı Trakya'daki Türk