Fukaralık

Olmaz, kıt imkanlarla büyük hedeflere varılamaz. Fukaralığın gözü kör olsun. Sadece hayaller kurulur, daha ilerisi olmaz.Şimdi "nereden çıktı bu" diyeceksiniz. Oysa yeni çıkmadı, hep önümüzde duruyor. Sürekli olarak fukaralık gerçeğini yaşıyoruz. Patinaj yapıp duruyoruz. Ama bir türlü görmüyor, göremiyor, görmemekte de direniyoruz. Bir yanda Türkiye'nin son 20 yılına damga vurmuş bir isim var. Çok zor şartların içinden sıyrılarak geldi. "Muhtar bile olamaz" denilirken, devletin en tepe noktasına kadar çıktı. Kolay olmadı tabii bu... Paçasından tutup çekenler çıktı, en yakınındaki isimler tarafından hançerlenmek istendi. Tuzaklar, kumpaslar kuruldu. İçerideki ve dışarıdaki büyük güç odakları birleşti. E muhtıralar, yargı darbeleri, askeri darbe teşebbüsleri, ekonomik ambargolar dahil, her türlü saldırı ve ayak oyunu ile karşılaştı. Cezaevine bile girip çıktı. Yıkılmadı, yok olmadı, her seferinde daha da güçlendi. Vuruşa vuruşa bu günlere geldi. Bu arada büyük bir değişim ve kalkınma hamlesinin altına imza attı. Nihayetinde dünya devleri bile hakkını teslim etti. Artık telefonu eline aldığında ABD ve Rusya devlet başkanları başta olmak üzere yer kürede dilediği lidere rahatça ulaşıyor. Bu itibar gökten zembille inmedi, kendi çabası ile kazandı. Bir başka özelliği daha var bu kişinin: Dünya devleri ile kurduğu telefon trafiğinin ardından, kendisinden yaşça büyük ve saygı gösterdiği bir isimle karşılaştığında "abi" diyebiliyor. Yaşlı bir teyze gördüğünde elini öpüp hayır duasını isteyebiliyor. Bir mazlumun karşılaştığı acı tablo karşısında gözünden yaşlar süzülebiliyor. Yeri geldiğinde bağdaş kurup yer sofrasına oturuyor, fakir fukara, garip gureba ile birlikte bir tas çorbaya kaşık sallıyor. Eğildikçe eğiliyor. Gerektiğinde dünya devlerinin sofrasında hak-hukuk mücadelesi verip dikleştikçe dikleşiyor. Özellikleri bunlar. Ortaya koyduğu portreyi beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Ama bu! Bu adamın adı da Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı. Şimdi, 2023'te