Ecevit'ten bugüne CHP
Cezaevleri, yasa dışı örgütlerin karargahına dönmüştü. Kurtarılmış bölgeler haline gelmişti. Orada eylem planları yapılıyordu. İçerideki militanlar, dışarıdaki elemanlarına talimatlar gönderiyordu. Cezaevlerinden dışarıya tehdit mesajları gidiyordu...
Devletin gözetimi altındaki militanlar, hapiste olmalarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile savaşıyordu!
İş çığırından çıkmıştı. Örgüt kampları haline gelen cezaevlerinde çekilen fotoğraflar gazetelerde yayınlanıyordu. Devlet acz içindeydi. Adalet Bakanlığı'nın cezaevleri üzerinde denetimi kalmamıştı.
Bizzat yaşadık o günleri...
57. Hükumet iş başındaydı. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit Başbakan, Hikmet Sami Türk de Adalet Bakanıydı. Sürdürülemezdi bu durum. Gerekli karar alındı, 19 Aralık 2000 tarihinde örgüt karargahı haline gelen cezaevlerine eş zamanlı olarak "Hayata Dönüş Operasyonu" yapıldı.
Çok ciddi direniş geldi içeriden. Çatışmalar yaşandı. İki askerimiz şehit oldu. Ancak, operasyon sonunda cezaevlerinde gerekli denetim sağlandı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu ayıptan kurtarıldı.
Bülent Ecevit, CHP'nin eski Genel Başkanlarındandır. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de siyasi yelpazenin solunda yer alan bir isimdir. Ama birlikte böyle bir operasyona imza attılar.
Operasyona yol açan temel sebep ise, yasa dışı örgütlerin cezaevlerinden yönetilmesiydi!
Gelelim bu güne...
Ekrem İmamoğlu, organize suç örgütü oluşturduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde pek çok yolsuzluk gerçekleştirdiği gerekçesi ile Marmara Cezaevinde tutuklu. Tutukluluğuna yapılan itirazlar da reddedildi. Yargılanmayı bekliyor.
Buna karşılık, açıklamalar yapıyor. Ona buna talimatlar gönderiyor. Cezaevinden dışarıyı organize ediyor. Avukatları aracılığı ile çeşitli çağrılar yapıyor, talimatlar yayınlıyor. Bu arada, "itirafçı" olan isimlere cezaevinde avukatlar aracılığı ile baskı yapıldığı iddiaları var. CHP ise, diploması bile olmamasına rağmen, "Bizim Cumhurbaşkanı adayımız" diyerek, İmamoğlu'na sonuna kadar destek veriyor.