Deja vu

Fransızca kökenli, "daha önce yaşanmışlık hissi" anlamına gelen bir terim deja vu. Ama bizde histen öte bir gerçeğe dönüşüyor çoğu zaman. "Biz bu filmi daha önce gördük" diyoruz.

Yıllar önceydi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemdi. Garip ve son derece rahatsız edici gelişmeler yaşanıyordu. Doğal olarak biz de bunları yazıyorduk...

Teftiş Kurulu Başkanı Mustafa Konuk'un hazırladığı bir rapor önüme geldiğinde dehşete düşmüştüm. Sabıkalı, aynı zamanda ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklı isimlerle doldurmuşlardı kurumu. Çoğu, bölücü ve aşırı sol örgütlerin militanıydı.

Doğal olarak yazdım, sıraladım isimlerini...

Haberin yayınlandığı günün ertesinde çevirdiler gazetenin etrafını. Ellerinde önceden hazırladıkları pankartlar vardı. Öncülüğü de bugün adını vermeyi gereksiz bulduğum bir sendika yapıyordu. Çalışanlardan topladıkları aidatları o pankartlara yatırmışlardı. Bir-iki değil, yüz civarında pankarttan bahsediyordum.

Sloganlar atıyorlardı. Genellikle de "Faşist Emin Pazarcı" diye bağırıyorlardı. Zaten hep öyledir. Pisliği ortaya koyduğunuz zaman "Faşist" olursunuz!

İlginçtir, Emniyet İstihbarat yapılacakları önceden öğrenmiş, Gazetenin içinde ve dışarıda tedbir almıştı. Bir ara camdan sokağa baktık, bir emniyet yetkilisi sıralamaya başladı:

-Şu bu örgütün üyesi... Bu şu örgüte mensup...

PKK ile aşırı sol kol kola vermişti. Gazete ve benim aleyhime sloganlar atıyorlardı...

Ortaya çıkan tablo, aslında yazdıklarımızın teyidi anlamına geliyordu, Bugün de aynı değil mi O yapı ve zihniyet devam etmiyor mu Gerçekleri ortaya koyduğunuz zaman, sosyal medyada linç kampanyaları başlamıyor mu

HHH

Durup dururken deja vu yaşadığımızı söylemiyorum. Bugün de genellikle bu tür kampanyalar sosyal medya üzerinden yürütülüyor. İşin acı tarafı, dün aşırı sol örgütlerin yaptıkları bugün siyasete de sıçradı.

Hatta daha profesyonel ve acımasızca yapıldığı söylenebilir. Yerel seçime giderken görüyoruz: İş yapmak yerine gerçekler ters-yüz edilip, öne çıkarılan algılarla sonuç alınmaya çalışılıyor.

Tabi ki hep böyle değil. Bir de gerçekten iş yapanlar, temsil ettikleri gruplara hizmet edenler var. Ama onların sesi, bu karmaşa ve kargaşa arasında fazla duyulmuyor.