Yaşanabilir bir Türkiye sandıkta kurulur

Geçtiğimiz günlerde bir ilimizde günler süren bir elektrik kesintisi yaşandı. İnsanlarımız uzun süre elektrik hizmetinden faydalanamadı, evlerini ısıtamadı ve bundan dolayı büyük bir sıkıntı yaşadı. Bu süre zarfında o ilimizden gelen haberlerden biri 70 yaşındaki bir vatandaşımızın donarak vefat ettiği haberi oldu. Bunun üzerine valilikten gelen açıklama da şöyle oldu: "Yalvaç ilçemiz Görgü Cami Mahallesi'ndeki ikametinde ölü bulunan vatandaşımızın çevreden edinilen bilgilere göre; tek başına yaşadığı, aklen malul olduğu, komşularının yardımını kabul etmediği öğrenilmiştir. İkamette yapılan incelemede evin elektrik akımının faal olduğu, evde sobanın kurulu olduğu ancak kullanılmadığı tespit edilmiştir." Valilikten gelen açıklama "çevreden edinilen bilgi"ye dayanılarak açıklama yapılıyor. Bu olay ülke basınında çok manipüle edilerek ülke kamuoyunda tartışmalar yaşandı. Oysa mesele basit: 70 yaşında bir insanımız öyle ya da böyle, o ya da bu şekilde "donarak" öldü. pushfn('ads'); Donarak ölen vatandaşımız bir mahallede, bu toplumda yaşıyordu. Valiliğin yaptığı açıklamada "komşularının yardımını kabul etmediği öğrenilmiştir" deniliyor. Yani durumdan daha önceden o çevredeki insanlar haberdarmış. Mahallenin muhtarı, mahallenin imamı neden ilgilenmemiş bu vatandaşımızla. Belli ki konu, komşuların gücünün ötesine geçmiş. Ve yetkililerin devreye geçmesi gereken bir süreç yaşanmış. Ülkemizde yukarıdaki gibi onlarca, yüzlerce olumsuz olay yaşanıyor. İnsanımız bir duyarsızlık içinde zorlu yaşam şartları altında heder oluyor, acı çekiyor. Kimle konuşursak konuşalım kendisini değersiz hissediyor. Modern yaşamla birlikte dağılan mahalle kültürümüz sebebiyle de önlenebilecek "donarak ölmeler", evinde çıkan yangından ölmeler, evde kimsesiz yaşayan yaşlılarımızın evlerinin içinde düşüp kalmaları ve birçok sonucu üzüntü ile sonuçlanan konular yaşanıyor. Oysa Allah-u Teala kitabında, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de hadislerinde ve hayatlarında Müslümanları birbirlerine şahitler kılmıştı. Yani birbirlerinin hayatlarında birbirlerini kollayan, gözeten, düştüğü zaman kaldıran, borçlandığında borcuna destek olan, düğünü olduğunda komşusuyla, Müslüman kardeşiyle eğlenen, hastalandığında şifası için koşturan, ölüm olduğunda onunla yas tutan. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) komşuları birbirine mirasçı kılacak kadar sorumlu tutmuştu. Peygamber Efendimizin komşuluk tanımında da sadece evin bitişik olan ya da karşı kapıdaki olan kişiler değil; her yönden evin kırk kapı olan herkesi almaktadır. Bu da hemen hemen Osmanlı şehirlerindeki mahalledeki nüfus sayısıdır. İslam âlimleri de, "Kişinin sağından, solundan, önünden ve arkasından kırk ev komşusudur" derler. Hz. Ali'ye göre ise komşu, kişinin sesini duyurduğu herkes komşusudur. Geçtiğimiz aylarda ise İhsan Fazlıoğlu'nun şöyle bir açıklaması oldu: "Müslüman bir toplumda, açlıktan ölen bir insanın bulunduğu 16 kilometrelik alanda herkes ceza alır." pushfn('ads'); Bu tür olaylar yaşarken aklımıza gelen Milli Görüş teşkilatlanma modeli oluyor. Milli Görüş'ün teşkilatlanmasında en küçük birim sandık bölgesi çalışmasıdır. Erbakan Hocam bu çalışma için teşkilatın en önemli çalışması olarak anlatırdı. Sandık bölgesinin temelinde yatan saikin Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hadisinde geçen kırk ev meselesi olduğunu görüyoruz. Bir sandık bölgesinde