Bir Umuttur, Millî Gazete!

Büyüklerimiz anlatırdı, gençliklerinin geçtiği 60'lı, 70'li yıllarda ülkede İsrail'in sevildiğinden. O zamanlar sinemalarda verilen molalarda ekranlara reklam değil de o günün haberleri verilirmiş. İsrail'in Arapları yendiği Altı Gün Savaşları'nın (1967) haberleri geçtiğinde sinema salonundakilerin İsrail'in savaşı kazandığını duyunca deliler gibi alkışladığı anlatılır. Tabi ki toplumun zalimi böylesine kendinden geçercesine alkışlamasında dönemin ülkedeki gazetelerinde belirli periyodlarla işgalci güç İsrail hakkında yapılan olumlu haberlerin ve "Araplar savaşta bizi arkadan vurdu" propagandalarının etkisi tartışılmasızdır. Toplumun çoğu da olayların farkında değildi. Kabul edelim ki, yaşadığımız toplum tüm dünyada hatta en gelişmiş ülkelerde bile medya tarafından terbiye edilmiş toplum. İlmin, bilimin, dinin şekil verdiği değil. Medyada, kitle iletişim araçlarında verilen içerikler toplumların en eğitilmiş beyinler tarafından bile "doğru" kabul ediliyor. Şimdi sosyal medya çıktı herkes kendince bir medya, öyle eski gücü falan kalmadı demeyelim, toplum ölçeğinde konuştuğumuzda hala en etkili araç klasik kitle iletişim araçları. İnsanlar hala en güvenilir haber kaynağı olarak gazeteleri görüyor, basılı olan. Dijitalleşmenin çok hızlı olmasına rağmen en güvenilir kaynak olma özelliğini yazılı gazeteler taşımaya da devam edecek. İyi okuyucular sosyal medyada gördükleri haberleri basılı olarak yayın yapan gazetelerin sitelerinden doğrulatma ihtiyacını taşıyorlar. Lakin gel gelelim, 90'ların başlarında ülkede işgalci İsrail'in olumlu algısı, dostmüttefik algısı toplumda değişti. Şimdilerde de hiçbir kesimde olumlu değil. Aklı başında olan herkes kimisi insanlıklarının gereği kimisi de taşıdığı inançtan dolayı işgalcinin ne olduğunu biliyor. İsrail'le anlaşmalar yapanlar bile, İsrail'le dostluk kuranlar bile ekranlarda, kürsülerde birer işgalci karşıtı, düşmanı kesiliyor. Neden Çünkü hedef kitlesinde işgalci muhibbanı kalmadı. pushfn('ads'); Toplumun zihninde yaşanan bu değişimin sebebini araştırdığımızda karşımıza ilk manşeti "2. Dünya Harbi'nden Sonra İlk Defa Yahudi Kongresi" olan Millî Gazete'yi görüyoruz. Gazetemizin ilk çıktığı yıllarda bu manşeti atmanın kolay bir mesele olmadığının altını çizelim. 1969 yılında siyasi alanda varlık gösteren Millî Görüş; derdini, davasını anlatmak ve zihinleri bir işgalciye alkış tutacak kadar kirletilen bir topluma iyinin-güzelin-doğrunun-faydalının-adaletlinin yer etmesi için medya alanında da var olmuştur. Dünyadaki ve ülkedeki sistem kurucularının topluma karşı en iyi silah olarak kitle iletişim araçlarının farkında olarak "Hak" bildiği sözü söylemek, milleti esas muhkem kalesine çekmek, dünyaya Müslümanca bir söz söylemek için emek veren Millî Gazete toplumun zihninde büyük değişimi başarmıştır. Erbakan Hoca'mın Millî Görüş'ün faydalarını sayarken