Yeni krizin ayak sesleri

Türkiye haftalardır haklı olarak deprem ve seçim gündemine sıkıştı. Dünya medyasının manşetlerini ise ciddi bir finansal kriz haberleri kaplıyor.ABD'de yaklaşık bir hafta içinde Silikon Vadisi Bankası (SVB), Signature ve First Republic bankaları iflasın eşiğine gelince ABD Merkez Bankası mevduatları garanti altına alarak müdahale etmişti. Ancak piyasalar 2008'in ekonomik krizinin travmasını henüz üstlerinden atamadıkları için panik havası Avrupa'ya da sıçradı. Dünyanın en önemli 30 bankası arasında gösterilen İsviçre bankası Credit Suisse'in hisseleri yatırımcıların tedirginliği nedeniyle rekor seviyelere düştü. Bankanın finansal kontrollerinde ciddi bir zayıflık olduğunu açıklaması üstüne büyük yatırımcılarından Suudi Ulusal Bankası, İsviçre bankasına daha fazla fon enjekte etmeyeceğini duyurdu.Son yıllarda karapara aklama suçlamaları da dahil olmak üzere bir dizi skandal yaşayan Credit Suisse, "batamayacak kadar büyük" görüldüğü için rakip İsviçre bankası UBS tarafından hükümet destekli bir anlaşma çerçevesinde değerinin çok altına, 3 milyar dolara satın alındı. Tüm bu hamlelere karşın piyasalardaki endişeler dinmeyince ABD merkez bankası FED, beş ülkenin merkez bankasıyla koordineli biçimde ABD doları akışını artırma kararı aldı. İngiltere, Japonya, Kanada, Avrupa, İsviçre ve ABD Merkez Bankalarının ortak biçimde likidite karşılığı artırma planına göre bir banka doğrudan bu merkez bankalarından birine başvurarak borçlanabilecek. 2008 finans krizinde başlanan bu uygulamanın nisan sonuna devam etmesi öngörülüyor. Ancak bir haftalık krizin ekonomiye zararı büyük. Küresel bankaların piyasa değeri toplamda 460 milyar dolar düştü.GÖZLER FED'DEDünyanın en büyük altı merkez bankasının ortak hareket edeceğini açıklaması küresel bankacılık sisteminin ne denli kırılgan bir döneme girdiğine işaret ediyor. En