Endişeli Muhafazakârlar

İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasından bu yana iktidardaki Muhafazakâr Parti'nin siyasi krizi giderek derinleşiyor.

İçişleri Bakanı Suella Braverman'ın bu hafta görevinden alınması partinin yaşadığı sarsıntının son örneklerinden oldu.

Braverman, göçmen karşıtı politikaları, kimlik ve kültür çatışmalarını tetikleyen söylemleriyle bilinen bir politikacı.

Braverman'ın geçen hafta sonu Londra'da düzenlenen 300 binden fazla kişinin katıldığı Filistin'e destek gösterisiyle ilgili "nefret yürüyüşü" ifadesini kullanmasının, eylemcileri "Filistin yanlısı çete" olarak tanımlamasının ve polisi taraf tutmakla suçlamasının ardından bakan, Başbakan Rishi Sunak tarafından görevden alındı.

Braverman, sığınmacıların Ruanda'ya gönderilmesinin kendi "hayali" ve "takıntısı" olduğunu açıklamış ve ülkeye yasadışı yollarla giren kişilerin sınır dışı edilmelerinin önünü açan "Yasa Dışı Göç Yasası"nın mimarı olmuştu.

AŞIRI SAĞA KAYIŞ

İngiltere hükümeti ayrıca mülteciler konusundaki uluslararası düzenlemelere ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne itirazlarını da bir süredir dile getiriyor.

İçişleri Bakanı Braverman, Birleşmiş Milletler Cenevre Mülteciler Sözleşmesi'nin artık değişmesi gerektiğini, eşcinsellere ayrımcılığın sığınma için yeterli neden olmadığını açıklamıştı.

Bugün Muhafazakâr Parti'nin söylemleri 2016'daki AB üyeliği referandumunda pompalanan sert göçmen karşıtı propaganda döngüsünün dışına bir türlü çıkamadığını gösteriyor.

Mesela Brexit'in en büyük yalanlarından biri Türklerin İngiltere'ye akın edeceği sloganıydı.

Braverman gibi politikacılarla Brexit'in mimarlarından aşırı sağcı politikacı Nigel Farage çizgisine değen, çözüm değil polemik üreten bir Muhafazakâr Parti halka artık taze bir siyaset ve icraat sunamıyor.

Brexit referandumundan bu yana İngiltere'de dört başbakan, altı maliye bakanı, altı dışişleri bakanı ve yedi içişleri bakanı değişti.