AKP'ye içeriden bakış; "AKP'lilerin çocukları ailelerinden rahatsız"

HÜDA-Par'ın ile Yeniden Refah Partisi'nin Cumhur İttifakı'na katılmasıyla kadın haklarının temeline mayın döşeyecek bir erkek ittifakı hazırlanmış oldu. İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden 'manevi değerlere aykırı fiillerin ve sapkınlıkların önlenmesi' için yasal düzenlemelerle kadınlar ve cinsiyet eşitliği aleyhine pazarlıklar yapan bir ittifak bloğu var karşımızda. Peki bu blok ne kadar sağlam ve tabanında AKP hikâyesi ne kadar karşılık buluyorAKP'li bir aileye doğan ancak bir noktada kırılma yaşayan Elif Gökçe Aras, MedyascopeTV'de 'AKP'li yıllara içeriden bakış' başlıklı yazı dizisinde o cephenin siyasi, sosyal ve dinsel dinamiklerini ifşa ediyor. Ailesinde meşhur AKP'li siyasetçilerin bulunduğu Aras, küçük çocuğunu koruma içgüdüsüyle müstear isim kullanıyor bu yazılarda. Seçime giden bu kritik süreçte AKP'nin içerideki çalkantılarını birinci elden okumak isteyenler için bu yazımda Aras ile sohbetime yer veriyorum. 'Ülkem koca bir muhafazakâr eve dönüştü' diyen Aras, AKP'nin hikâyesinin çoktan bittiğini söylüyorAKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin 6284 sayılı yasa hakkındaki tutumundan dolayı AKP içinde yalnız bırakıldı ve kendi cephesindeki erkeklerden tehditler aldı. AKP seçmeninde bu konuda bir kırılma var mı ve kadınlar gerçekten rahatsız mıAKP kadınlarının büyük bir çoğunluğu bildiğimiz kadın hareketi eğilimlerine sahip değiller. İlginçtir ya erkeklerle aynı argümanları kullanırlar yahut daha sert argümanlarla bulundukları yeri kabul ederler. Çünkü doğdukları andan itibaren zihin kodları İslam dininin çizdiği kadın figürü ile şekil alıyor. Birey değil, erkeğin refakatçisi olarak yetiştiriliyorlar ve buna razı oluyorlar. O dünyanın içinde başlattığınız bir var olma mücadelesi bir yerden sonra dinle yapılan mücadeleye dönmek zorunda. AKP'li genç bir kadına Özlem Zengin'e yapılanları nasıl karşıladığını sorduğumda vakayı "dışarıya ayrılık görüntüsü vermek" üzerinden yorumladı. Bir kadın olarak maruz kaldığı zorbalıkla ilgilenmiyordu, ona destek olmak aklının ucundan bile geçmemişti. Kendisinin 6284 ile ilgili fikrini sorduğumda, yasada sorunlar olduğunu, kadını yüceltmek için erkeğin aşağı çekilmek istendiğini, bunun da aile birliğini bozduğunu ve erkeğe haksızlık edildiğini söyledi. Nafaka konusunda da erkeğe haksızlık edildiğini söyledi ve kadının beyanının esas alınmasından şikâyet etti. Değiştiremeyeceklerinden emin oldukları sistemden razı oluyorlar, çünkü sorunun kökeni karşılarındaki erkeklerde değil, erkek tanrılarında.Medyascope'ta 'AKP'li yıllara içeriden bakış' başlıklı yazı dizisinde aileniz, çevreniz ve AKP üstüne analiz ve yorumlar yapıyorsunuz. Sizin kişisel kırılmanız nasıl oldu Hangi noktada o hayatı açık etmeye karar verdinizBen bir 28 Şubat mağduruyum. AKP'nin seçilmesini ve başörtüsü sorununun çözülmesi için ilk başta destek verdim. Ancak başından beri eleştirel yaklaşıyordum. Hrant Dink cinayeti benim için alarm zili oldu. Katilin arkasına gerilen bayrakla verilen gurur pozu yaklaşan karanlığı haber veriyordu. O andan itibaren muhalif yaklaşmaya başladım ve bir daha oy vermedim. Kendi dönüşümüm başladıktan sonra önce etrafımdaki insanlara yalanlarla örülü bir dünyaları olduğunu fark ettirmeye çalıştım. Ancak öyle yüksek bir dirençle karşılaştım ki ara ara sözümü söyleyip çekilmek haricinde uğraşmayı bıraktım. Öte yandan ülkem gözümün önünde büyük bir yıkıma sürükleniyor ve onlar uçuruma sürüklenen bir teknenin içinde parti yapıyor havasındalar. Bu kişiler tüm hayatlarını yalanlar üzerine kurduklarından kendilerini de yalanlar üzerinden tarif ediyorlar. Haliyle onları değiştirmek isteyen hiç kimse onların gerçekliğine ulaşamıyor. Siyasetçiler AKP'lileri etkilemek için onların dilini kullanıyorlar ancak AKP'lilerin gerçekliği ağızlarındaki lafızları değil ki! Bu kayıp kitlenin çocukları aileleri gibi değiller ve bağ kurulabilir durumdalar, onlar da ailelerinden rahatsız. Yani o büyük çoğunluk eriyor. Öyleyse biri bunu duyurmak zorundaydı. "EN BÜYÜK BASKI VE TRAVMA 80-90 KUŞAĞINDA"İslamcı kanattan muhalif kanada geçen gazeteciler dahi mahalleyi doğru analiz etmiyor, yeniden iktidar olacakları başka bir düzen için bugünkü iktidarı eleştirirken seçmeniyle ilgili hiçbir özeleştiri ya da analiz yapmıyorlardı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi olduğu için seçilemeyeceği eleştirileri ortaya çıktığında çok öfkelendim. Dindar olduğu varsayılan büyük bir seçmen kitlesi vardı ama bunun gerçeklikle ilgisi yoktu. Dini biliyordum, bu insanların çoğunluğu aslında dindar değildi. Dindar olanlar da zannedildiği kadar büyük çoğunluk değildi. Birinin bunu ifşa etmesi gerekiyordu. Bir gün Ruşen Çakır'ın Ahmet Şık'la yaptığı yayınını izledikten sonra Ahmet Şık'ın Kılıçdaroğlu üstüne açıklamasının yanlış anlaşılarak linç edilmesi sonrası "bu ifşayı biri yapacaksa o kişi benim, çünkü bütün hikayeyi biliyorum" diye düşündüm. Ve derhal yaşadıklarımı özetleyen uzunca bir yazı yazıp Ruşen Bey'e mail attım. Yazının başlığı "Bir 28 Şubat mağduru, Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verir mi" idi. Eğer uygun bulursa yazımı yayınlamasını ancak ailemde çok meşhur AKP'li siyasetçiler olduğu için isimsiz bir şekilde yayınlamasını rica ettim. Ve olaylar gelişti.Sizinkine benzer hayatlar yaşayan ve bu kıskaçtan kurtulmak isteyen başka insanlarla iletişim halinde misiniz Ailemde, ailemin cemaatinde dönüşen yok. Kendileri dönüşmüyor ama çocukları ya çok hızlı dönüşüyor ya da çocukluktan itibaren farklı oluyor. En büyük baskı ve travma 80-90 kuşağında olabilir. İş ve arkadaş ortamımda kendi çevresinde dönüşmüş, hikâyesi benim hikâyeme benzeyen insanlarla tanıştım zamanla. Aşırı derecede kapalı yapılar olduğu için dönüşen kendi çevresi içinde büyük bir çabayla dönüşüyor ama herkesin macerası lokal olarak kalıyor. Temas etmedikçe bilmiyorsunuz, aslında o kadar çok ki. Medyascope yazarlık sürecinden sonra müstear ismimle açtığım mail hesabıma hikâyesi birbirine çok benzeyen insanlardan mailler gelmeye başladı. Aynı şekilde Twitter'da bazı takipçilerim yorumlarda yazıyorlar başlarından geçenleri. Genellikle ailelerinin onlara nasıl sırt çevirdiğini anlatıyorlar. Kimisi bir şekilde uzlaşmış, kimisi terk etmiş, artık görüşmüyor, kimisi halen görüşüyor ama asla kabul görmüyor, kimisi mücadele etmeye yeni başlamış, bir umut cümlesi bekliyor. Kadınlar ve daha çok erkekler yaptığım şeyin çok değerli olduğunu söylüyor ve daha da fazla insana cesaret vermem için devam etmemi istiyorlar. "DİNİN HER YERDE DAYATILDIĞINI GÖRMEK AİLEME KEYİF VERİYOR"Bir yazınızda AKP seçmeni hakkında onların kandırılmadığını aksine bilerek isteyerek kötü olduklarını yazmıştınız. Bunu biraz açar mısınızAnne tarafım koyu AKP'li, bir araya gelindiğinde hep siyaset konuşulur. Gündemde hep AKP ve muhalefet partileri var. Benim gibi bir kaç muhalif kuzenim daha var ancak siyaset tartışması açıldığı an farklı fikirlerle öyle sert kavga edip bir anda kenetleniyorlar ki, siz ya ortamı terk ediyorsunuz yahut kırıcı olacak kadar çok sertleşmek zorunda kalıyorsunuz. Özellikle annemle ve ailenin diğer kadınlarıyla çok yaşıyorum bu durumu. Öyle şımarıkça "yine kazanacağız ohh" diyorlar ki hayret ediyorum. Hapse atılan gazetecileri söylüyorum, 'kim bilir ne yapmıştır' diyorlar. Tarım politikasını eleştiriyorum, 'sen yanlış biliyorsun' diyorlar. Ekonomik kriz diyorum, 'o bir yolunu bulur düzeltir' diyorlar. Soma diyorum, 'fıtrat' diyorlar. 'Ensar' diyorum 'her şeyin sorumlusu Tayyip mi'