İşin sırrı

CHP ve başını çektiği ittifaka üye olan irili ufaklı partilerin tamamı, Türkiye'de hukuk ve adalet olmadığını iddia etmeyi çok severler. Bununla ilgili başlıca örnekleri de Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'tır. Aynı ittifak mensuplarının ülkemizde demokrasi, insan hakları, ifade ve medya özgürlüğü olmadığı iddialarına da bu iki ismi örnek vermeleri dikkat çekicidir. Arada bir firari hain Can Dündar'ı da zikrederler elbette. Sanırsınız ki, hani olur da Kavala ve Demirtaş salınırsa ülkemizde hukuk ve adalet yerine oturmuş olacak, onlara göre. Aynı şekilde demokrasi, insan hakları, ifade ve medya özgürlüğü de... Önceki gün yapılan ve Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilen son duruşma, durumun ne kadar sakil olduğunun yeni bir göstergesi oldu. Duruşmada davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala yoktu. Ama ona desteklerini göstermek üzere gelen ABD, Fransa, İtalya, Belçika, Norveç ve İsveç konsolosluk temsilcileri, Hollanda'dan bir milletvekili ve tabii ki CHP milletvekilleri Özgür Özel ve Sezgin Tanrıkulu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu oradaydı. Osman Kavala'ya isnat edilenleri kendi ülkelerinde yapmaya kalkacakları anında yok edebilecek ülkelerin temsilcilerinin, sanığın kendisinin katılmadığı duruşmaya gitmeleri, dikkat çekici. Diplomatik temsilciler ne düşünürler, bilmeyiz. Ama yaptıklarının, Kavala'nın kendi adamları olduğu için ona sahip çıktıkları şeklindeki kanaati kuvvetlendirdiğinin farkındadırlar herhalde. Diplomatik teamüllere aykırı şekilde ülkemiz yargısını baskı altına almayı amaçlayan ortak bir açıklamaya imza atan ve sınır dışı edilmekten kıl payı kurtulan diplomatik temsilciler hatırlandığında, Kavala ile ilgili tavırlarının mecburiyetten kaynaklandığı söylenebilir. Duruşmaya katılan sanıkların söylediklerine