Bizden olana sahip çıkmak!..

Ülkemizin menfaatleri söz konusu olduğunda dut yemiş bülbüle dönen ve dış mihrakların hoşlanacağı açıklamalarda bulunmayı marifet sayan bir muhalefet. Bu hususta CHP, İP ve diğerleri arasında fark yok, al birini vur ötekine... CHP'nin başına getirildiği 2010'dan beri söylediği yalanlar neredeyse buradan Mars'a yol olabilecek Kılıçdaroğlu'nun yalanları, mesela. (Yavuz Donat ağabeyin bugünkü Sabah'ta aktardığı, İsmet İnönü'nün: "Yalan söyleyenden siyasetçi olur... Ama yalan söyleyen siyasetçiden devlet adamı olmaz." sözü, ne kadar da anlamlı.) Milliyetçi muhafazakar tabanının kendisine mecbur olduğu zannıyla başka sularda kulaç atan Akşener'in, milletimizi rencide eder tavırları, bir diğer konu. İnancımıza hakaretler içeren bir kitabı ders kitabı yapacağını söyleyip, Osmanlı'nın çöküşünü hazırlayan şartlardan övgü ile bahsetmesi keza... AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan husumetinde ortak oldukları ile iş tutabilmek için temsil ettiklerini iddia ettikleri değerleri inkarda beis görmeyen ufak tefek partilerin acınacak durumları... Herhangi bir hikayesi olmadan getirildiği İBB Başkanlığı'nın hakkını verme hususunda parmağını kımıldatmayan İmamoğlu'nun, kutlamaya gerçekten layık olanların İstanbul'un Fethi kutlamasına 'korsan' diyebilmesi... Düzenlediği 'korsan' gösteri, pardon konserde hem de... Üzerinde durulması gereken çok şey var yani... Ancak, geçtiğimiz hafta İstanbul'dan Çanakkale'ye giderken ve sonrasında Ezine ve Bayramiç civarında gördüklerimizi konuşmak daha hoş. Yol boyunca, göz alabildiğine ekilmiş alanları görmek sevindirici. Şom ağızlıların, 'tarım bitti, millet artık ekip biçmiyor' yalanlarına inat ekip biçiyor insanımız. Turizm ve gıda konusunda önemli şehirlerimizden Çanakkale ve civarında 1915 Çanakkale Köprüsü'nün hizmete girmesiyle ciddi bir