Vergi ve adaleti

Devlet, uyruklarından zorla para toplayan silahlı bir örgüttür. Devlet, sadece uyruklarından değil, hükümran olduğu ülkede geçici veya sürekli oturan yabancılardan da zorla para toplar. Bazı devletler ki; bunların başında ABD gelir, uyruğu olsun olmasın, ülkesinde otursun oturmasın herkesten para toplar. Bunu da kendi para birimini (ABD Doları diye okuyun) küresel para birimi haline getirerek yapar. Bu yolla toplanan paraya da "senyoraj" yani "senyörlük hakkı" denir. Burada geçen "senyör" silahlı adamları olan feodal beydir. Günümüzde senyör "devlet"tir. Senyorajın İslami karşılığı ise "kılıç hakkı"dır. Amerika'da kamu maliyesi dersi aldığım hocanın şu sözlerini hiç unutmuyorum: Nasıl Tanrı, evrensel hükümranlığını kimseyle bölüşmez, ortaklık kabul etmezse, devletin de hakimiyetine ortak olunmaz. Bu sebeple devlet, gücünün kaynağı olan vergi salma (impose tax) yetkisini kimseyle bölüşmez, bölüşemez. Aksi takdirde hükümranlığı sakatlanır. Amerika'da "mafyalar" iş aleminden "haraçharçvergi" toplayarak uzun yıllar yerel, hatta merkezi (federal) devlete kafa tutmuştur. Bunu da devletin (meclisin, polisin ve adliyenin) içine sızarak başarmıştır. Mafyanın belinin kırılması, onların para kazanma faaliyetinin (sebepsiz zenginleşme olmaz, parayı nereden buldun yasasıyla) tırpanlanması sonrasında gerçekleşmiştir. Canavarlar gıda almadan varlığını sürdüremez. Canavarın gıdasını kesmek, kafasını kesmektir. Hiçbir yasa dışı örgüt de para bulmadan melanetini sürdüremez.ALMADAN VEREN DEVLET YOKTURDevletin halktan vergi almasının üç amacı vardır:1. Devletin ve sadece devletin yerine getirmesi mümkün olan, başta milli savunma ve iç güvenlik gibi işlerin giderlerini karşılamak, 2. Teşvikler ve desteklerle özel sektördeki harcamaları, yatırımları ve kaynak tahsislerini doğru yönlendirerek, milli gelir artışını maksimize etmek. 3. Milli geliri, düşük gelirliler lehine yeniden dağıtıma tabi tutmak. Devlet bir "emme-basma" tulumbadır. Yani topraktaki suyu emmeden, toprağı sulayamaz. Diğer bir deyişle, halktan para almadan, halka para dağıtamaz. Petrol gibi, aslında halkın malı olan yeraltı zenginliklerine el koyan ve kendilerine kral veya devlet başkanı diyen mütegallibenin (zorbaların), biz "halktan almadan halka veriyoruz" demesi yalancılıktır. Hele hele seçilmiş siyasilerin, halktan toplanan vergilerle veya halkın sırtına yıkılan iç ve dış borçlarla inşa ettirdikleri eserleri "ben veya biz yaptık" diyerek halkın önünde nutuk atmaları haksız bir böbürlenmedir. Bu haksızlıkların en tiksindirici örneği de köprüden geçmeyenlerden