Kaz yolma sanatı

Gelirleri, giderini karşılayamayan kişi ne yapmalıdır Önünde iki seçenek vardır. Birincisi, giderlerini gelir düzeyini aşmayacak seviyeye kadar indirmektir. Pek tabii, kişinin geliri artırdıkça daha çok harcama yapma hakkı saklıdır. İkinci seçenek, gelir-gider arasındaki fark kadar borç almaktır. Eğer alınan borç, geliri artırmada kullanılmayıp, tüketime tahsis edilirse bir dönem sonra, gelir-gider farkı daha da büyüyecektir. Çünkü alınan borcun faizi ile anapara geri ödeme taksitleri gelecektir. Dolayısıyla kişi bu yüzden eskisinden daha düşük düzeyde bir hayat sürmeye mecbur kalacaktır. Bu anlatımın amacı, kişiye, sakın gelirinden fazla para harcama, eskisinden beter olursun demektir. Atalarımız da bu hali "ayağını, yorganına göre uzat" öğüdüyle çok veciz bir şekilde ifade etmiştir. Bu öğüt, sizin veya benim gibi önce "gelirini" hesaplamak, sonra "giderlerini" ona göre ayarlamak zorunda olan "gerçek kişi"lere doğru yolu gösterebilir.DEVLET BÜTÇESİ TERSTEN YAPILIRAma devletler için pek de yol gösterici değildir. Çünkü devlet denen "tüzel kişi" kendi parasını değil, halkın parasını (teorik olarak halk için) harcar. Bu gerekçeyle devlet, bütçe yapmaya, giderlerini belirlemekle başlar. Daha sonra bu giderleri karşılayacak parayı halktan nasıl toplayacağını planlar. Kamu finansmanında buna "kaz yolmak" denir. Yolunacak kaz, halktır. Marifet ise "kazı en az bağırtarak, en çok tüyü yolmaktır". Son yapılan elektrik zamları bu bakımdan başarısız olmuştur. Kazlar fena halde bağırmakta ve daha kötüsü "tüy yoldurmamak" için sağa sola kaçmaktadır. Ancak şu bilinmelidir ki; devlet giderlerini kısmadıkça, yolunacak tüy miktarı azalmayacak, sadece kazların daha az bağırmasını sağlayacak ama enflasyonu azdıracak, sinsi yöntemlere baş vurulacaktır. Muhalefetin zımnen başlattığı "elektrik faturalarını ödememe kampanyası" bu haliyle hükümete, "zam yapma, para bas" önerisi yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.BU, ELEKTRİK BEDELİ DEĞİL DIŞ BORÇ ÖDEMESİDİRAKP, seçim kazanarak halktan aldığı yetkiyle, T.C. ülkesini, özelleştirme veya KÖİ yöntemleriyle fahiş faizli devasa dış borç altına sokmuştur. Akademik ünvanlı veya alaylı iktisatçılar da "Türkiye'de tasarruf açığı vardır, bu yüzden