Dursun Gürlek

Yeni Şafak

'Bağrına Taş Basan Çınar'

Ağaç sevgisi bende hayli erken bir yaşta başladı. Köyümüz, daha doğrusu kasabamız tam bir ağaç cennetiydi. "Ağyazı"daki üzüm bağımızın etrafı meyve ağaçlarıyla doluydu. Özellikle büyük büyük kiraz ağaçları, renk renk kirazlarıyla gelene geçene tebessüm ediyorlardı. Meyveye duran dallarıyla, dallarındaki ballarıyla iştah kabartıyorlardı. Sadece kira

Mübarek zeytin ağacı

Yazıma zeytinle ilgili bir fıkra ile başlamak istiyorum. Efendim, bir caminin imamı namaz kıldırırken Fatiha'dan sonra zammı sure olarak et-Tîn suresini okumayı arzu etmiş. "Vet-tîni, vezzeytûni" diye başlamış ama gerisini getirememiş. İkinci bir defa daha tekrarlamış, lakin yine tamamını okuyamamış. Üçüncüsünde de okuyamayınca hoca efendi, - çares

Güzel yazının güzelleştirdiği âlim: Nihat Çetin

Benim "Ayaklı Kütüphaneler" adıyla yayımlanan ve şu sıralarda yirmi üçüncü baskısı yapılan kitabımda hayat hikayeleri ve eserleri kısaca tanıtılan on altı zatın diğer bir unvanı da "Hallalü'l- Müşkilat"tır. Hallalü'l - Müşkilat en zor meseleleri halleden, en girift soruları kolayca cevaplandıran, müşkil konularda çözüm üreten kimse demektir. Osmanl

Miraç Kandili ve Ümmühani Hazretleri

"Miraç" kelimesinin anlamı yükselmek, yukarılara çıkmak olduğuna göre yazımıza şöyle başlayabiliriz. Fahr-i Kâinat Efendimiz, mükerrem şehir Mekke'de dünyayı teşrif etti. Nurlu şehir Medine'de âhireti şereflendirdi. Şerif şehir Kudüs'te İlahi Huzur'a yükseldi. "Çöle İnen Nur", yer yüzüyle beraber gök yüzünü de aydınlattı.İslam tarihinde bu Yüceler

Hoşsohbet insanlar yahut canlı kitaplar

Sözü, ağzından bal akan "hoşsohbet" büyüklerimize; İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Yahya Kemal Beyatlı, Mükrimin Halil Yınanç gibi "sohbet şeyhleri"ne getirmeden önce kısa bir mukaddime yapmak istiyorum.Bu zamana kadar bir çok hatırat okudum ve hepsinden ayrı bir zevk aldım. İki örnek vermek gerekirse merhum Ali Ulvi Kurucu ile Yusuf Mardin isimlerini

İlim Yayma Cemiyeti ve İbnülemin Mahmud Kemal İnal Vakfı

Kaleme aldığı birbirinden değerli eserleriyle, hayır kurumlarına bağışladığı mal varlığıyla, İstanbul Üniversitesi'ne hibe ettiği zengin kütüphanesiyle, ilim ve mûsıki meclisi haline getirdiği konağıyla âbide şahsiyetler kafilesinde yerini alan merhum üstad İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ın gerek konuşmalarında, gerekse yazılarında çok tekrarladığı şö

Meşhur bir Türk âliminin hazin ölümü

Önce gazetemizin Kültür - Sanat sayfasında yer alan şu kısa haberi nakledeyim:"İkinci Mahmud döneminin devlet adamlarından Mehmet Necip Paşa tarafından 1827'de İzmir'in Tire ilçesinde inşa ettirilen Necip Paşa Kütüphanesi ilk günkü güzelliğini koruyor. 1800'ü elyazması 5 bin 156 kitapla hizmet veren kütüphane, Necip Paşa'nın Baruthane Nazırlığı gör

Vefatının doksan sekizinci yıldönümü vesilesiyle Ali Emiri Efendi

İstanbul'un cennet bahçelerinden biri de Fatih Camii haziresidir. Bir bakıma "hazine" diyebileceğimiz bu hazireyi Ahmet Cevdet Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi, Ahmet Amiş Efendi, Âbidin Paşa, Gazi Osman Paşa, Semavi Eyice, Halil İnalcık gibi âlimlerin ve Osmanlı devlet ricalinin kabirleri süslüyor. Bu ulema sınıfının a

Hekimoğlu İsmail ve ayaklı kütüphaneler

Bizim nesle yol gösteren, okumayı yazmayı sevdiren ve böylece ufkumuzu açan kalem erbabından söz etmek gerekirse Eşref Edip, Necip Fazıl, Peyami Safa, Osman Yüksel Serdengeçti, Cemil Meriç, Nizameddin Nazif Tepedelenlioğlu, Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Kadir Mısıroğlu, Sezai Karakoç gibi isimleri sıralayabiliriz. Tabii ki, eserleriyle ve gazete yazıl

Ölüm korkusunun tedavi edildiği kahvehane

Merhum Nasreddin hocamız, cenaze kabristana götürülürken, tabutun sağında mı, yoksa solunda mı bulunmak gerekir diye kendisine yöneltilen soruyu, içinde bulunma da, neresinde bulunursan bulun diye cevaplandırmış. Hocamız bizi gülümsetmeye devam etsin, ama unutmayalım ki, herkes bir gün bu nakliye vasıtasına binecek. Rabbim hepimize hayırlı yolculuk