Tarafsızlığın tarafı olmak

Kaçınılmaz olarak dünyanız üçüncü küresel kapışmaya doğru hızla sürüklenmekte. Bu sürüklenmenin temel sebebi ise küresel güçler arasında küresel sermayenin yani güç paylaşımının barışçıl yollardan yapılamamasıdır. Daha açık bir ifadeyle emperyalist güçler mevcut ve yeni sömürge alanlarını ve bunlara dayalı ortaya çıkan devasa sermayeyi kendi aralarında pay edememektedir. Teknolojik gelişmeler, kutuplardaki ve uzaydaki yeni rekabet alanları, iklim değişiklikleri ve yaygın kuraklık, değişen demografi ve artan nüfus gibi gelişen yeni durumlar küresel güçleri birbirine düşürmektedir. Ancak bu rekabet hali sadece küresel güçler arasında kalmamakta, dünyadaki diğer ülke ve dengeleri de etkilemektedir. Çünkü küresel güçler büyük kapışma öncesi diğer dünya ülkelerini de kendi yanlarına çekebilmek için her türlü yolu denemektedirler. Aynı 1 ve 2. Dünya Savaşları öncesinde olduğu gibi. 2. Körfez savaşı öncesi 2002 yılında Türkiye ile ABD arasında yapılan görüşmelerde Türkiye'den ABD'nin yanında Irak'a karşı savaşa girmesi istendi. Ve bu konuda ABD tarafından Türkiye'ye çok ciddi baskılar yapıldı. Yapılan görüşmelerden birine ben de katılmıştım. Türk tarafı o dönemin ABD Savunma Bakanı Colin Powell'a 1991 yılındaki 1. Körfez Savaşı'ndan bu yana Türkiye'nin yaklaşık 100 milyar dolar kayba uğradığını, öncelikle bu kaybın karşılanması gerektiğini iletti. 1991 yılında 1. Körfez Savaşı'nda Türkiye ABD'nin isteği ile Irak'tan Türkiye'ye gelen petrol boru hatlarının vanalarını hiçbir gerekçe göstermeden bir gecede kapatmış, Irak'la olan bütün ticari, ekonomik, siyasi ve diğer ilişkilerini sonlandırmıştı. Sonuç 2. Körfez Savaşı'na kadar Türkiye'nin yaklaşık 100 milyar dolar kayba uğraması olmuştur. Colin Powell Türk heyetine cevaben 100 milyar dolar rakamının konuşulabilecek bir rakam olmadığını, Türkiye isterse 1 milyar dolar nakit ve 1 milyar dolar da Irak petrollerinden petrol verebileceklerini söyledi. Toplantı herhangi bir uzlaşıya varılamadan sona erdi. ABD ve Batı'nın Irak operasyonu, Arap Baharı kışkırtmaları, Ukrayna savaşı, Finlandiya Girit hattında yığınaklanması yeni küresel sistemi oluşturacak büyük kapışmanın ön hazırlıklarıdır. Burada Türkiye'ye düşen başta PKK ve FETÖ olmak üzere terörle boğuşmak, Yunanistan'la sürekli krizler yaşamak, Suriye ve Irak'ta terör yuvaları ile mücadele etmek, Kıbrıs sorunu üzerinden baskılara maruz kalmak, ekonomik, siyasi, askeri ve diğer şantajlara boyun eğmek, içeride siyasal istikrarsızlıklar ve kaoslar yaşamak şeklinde özetlenebilir. Sonuç olarak Türkiye çevresindeki yakın jeopolitik hinterlandığında durum üstünlüğünü