PKK çembere alındı

Son dönemde Irak ve Suriye'deki gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde terörle mücadelede çok önemli gelişmelerin olduğu görülüyor. Öncelikle Irak'ın kuzeyinde yaklaşık 4 yıldır sürdürülen Pençe operasyonlarıyla PKK varlığının neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığını söyleyebiliriz. Böylece Kahraman Ordumuz sınırlarımızdan itibaren yaklaşık 40 kilometre derinliğindeki alanı teröristlerden temizlemeyi başardı. Tarihi eşkıyalık ve haydutluklarla dolu olan bu bölge aynı zamanda dünyada kontrol edilemeyen alanlardan biri olarak kabul edilir. Bu çok zor coğrafyada yıllarca yerleşik bir hayat süren PKK terörünü söküp atan mazisi şanlı zaferlerle dolu Türk Silahlı kuvvetlerini saygıyla selamlıyorum. Bu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terörizmle mücadelesinde elde ettiği başarının da en önemli delillerinden biridir. Olaya stratejik baktığımızda terörle mücadele açısından PKK'nın Kandil- Kuzey Irak- Suriye bağlantısı tamamen koparılmış durumda. Yani PKK artık Kuzey Irak'tan Suriye'ye güç aktaramıyor. Bunun sebebi sadece bağlantısının koparılmış olması değil aynı zamanda Pençe operasyonlarıyla gücünü büyük ölçüde kaybetmiş olmasındandır.

Gelelim Suriye'ye. Suriye'de çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Ukrayna Savaşı başladığından beri Rusya Suriye'deki askeri gücünün büyük bölümünü Ukrayna'ya kaydırdı. Ayrıca geçtiğimiz Haziran ayında yaşanan Wagner isyanından sonra Rusya, Suriye ve Libya'daki Wagner güçlerini tasfiye etti. Bu nedenle artık Esed rejimini askeri ve ekonomik açıdan yeteri kadar destekleyemiyor. Dolayısıyla Suriye'de bir güç boşluğunun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Aynı şekilde ABD'nin de Rusya ve Çin ile yaşadığı gerilimler nedeniyle Irak ve Suriye dahil askeri güçlerinin büyük bölümünü Ortadoğu'dan Asya-Pasifiğe kaydırdığını görmekteyiz. Bu nedenle hem Esed hem de ABD destekli PKK tarafından yıllardır ezilen güneydeki Arap aşiretlerinin 27 Ağustos'ta Deyrizor ilinde PKKPYD'ye karşı başlattıkları mücadele halen Haseke, Rakka, Münbiç ve Tel Rıfat bölgelerinde yoğun şekilde devam ediyor. Bu insanları sadece basit birer aşiret üyesi olarak düşünmemek lazım. Çünkü ortak Harp Meclisi kurmak dahil ciddi şekilde organize oldular ve kolektif olarak Fırat'ın doğusundan batısına uzanan geniş bir hatta topyekûn bir özgürlük mücadelesini başlatabildiler. Ortak halk Meclisi'ne bağlı Arap aşiretlerinin toplam silahlı gücü 40.000'e ulaşmış durumda. Sosyolojik olarak baktığımızda Suriye'nin yerleşik kendi insanlarının başlatmış olduğu bu mücadelenin haklı ve meşru olduğunu görmekteyiz. Bu meşru hareket 10 yıl önce olsaydı Esed rejimi tanklarla, PKK'lı teröristler ise ABD savaş uçaklarının desteğiyle Arapların özgürlük mücadelesini ezerlerdi. Ama artık ne Esed'in ne de PKK'lıların böyle bir gücü var. Evet inanması güç ama durum böyle. Bunu nereden anlıyoruz diye soracak olursak Arap güçlerinin PKKPYD'li teröristleri ezmeye başladığı ilk günlerde Esed'e bağlı rejim güçlerinin Arap güçlerine karşı cılız bir saldırısı oldu. Arap güçleri bu saldırıyı kolaylıkla püskürttüler. Aynı şekilde PKK'ya karşı Arap silahlı güçlerinin yürüttüğü operasyonlarda şu ana kadar 33 köy temizlenmiş olmasına karşın ABD sahadaki PKK'lıları doğrudan destekleyecek hava saldırısı gerçekleştirmedi. Suriye'de ABD'nin 700 kişiden ibaret neredeyse yok denebilecek kadar az kara gücü olduğundan dolayı, Arap güçlerinin PKK'ya karşı yürüttüğü operasyonu durdurabilmek için ABD'nin hava gücünü kullanmaktan başka fazla da bir seçeneği yok. Ancak şu ana kadar böyle bir seçeneği kullanmaması dikkat çekicidir. Çünkü aldığımız saha bilgileri ortak harp meclisine bağlı silahlı Arap güçlerinin elinde son derece etkili hava savunma sistemlerinin bulunduğu yönünde. Bu nedenle Suriye'nin güneyindeki silahlı Arap güçleri PKK'yı eze eze kuzeye doğru ilerlemekteler. Bu arada söyleyeyim Suriye'nin kendi öz insanlarının PKK'ya karşı yürüttükleri haklı mücadele güçlü şekilde desteklenmelidir. Daha ilginci silahlı Arap güçlerine bölgedeki Kürtler ve Özgür Suriye ordusu içindeki Nusayriler de destek vermekteler.