Ultra işlenmiş gıdalardan kaçış rehberi

Modern beslenme alışkanlıkları, pratikliğin bedelini sağlığımızla ödediğimiz bir dönemi başlattı. Paketini açıp yalnızca ısıtmanın yettiği gıdalar, bize zaman kazandırabilir ama sağlığımızdan çok şey kaybettiriyor.

Modern yaşamın hızlı temposu sizi birçok kolaylığa yönlendiriyor. Hazır yiyecekler, paketli atıştırmalıklar, dakikalar içinde hazırlanabilen yemekler… Bu ürünlerin çoğu saniyeler içinde sofranızda yerini alabilirken arkasında saatler, günler hatta yıllar süren bir sağlık bedeli olabileceğini hiç düşündünüz mü Ultra-işlenmiş gıdalar dediğimiz kavram, aslında çok daha geniş bir soruna işaret ediyor. Besinlerin işlenme derecesi arttıkça, besin değerleri azalabiliyor; metabolizma, hormon dengesi, bağırsak mikrobiyotası ve hücresel sağlık doğrudan etkilenebiliyor.

Kan şekeri üzerinde etkili

Ultra-işlenmiş terimi, genellikle gıdanın hammaddeden ziyade endüstriyel işlemler, katkı maddeleri, koruyucu, tatlandırıcı, emülgatörler vb. ilavelerle üretildiğini tanımlar. Örneğin hazır fast-foodlar, paketli cips, şekerli tahıl gevrekleri, hazır çorbalar, gazlı içecekler… Bu gıdalar fiyat ve erişilebilirlik açısından avantajlıdır, ancak besin kalitesi açısından çok daha düşük olabilir. Araştırmalar gösteriyor ki, Batı ülkelerinde toplam günlük kalori alımının yüzde 50'ye yakın bir kısmı artık ultra-işlenmiş ürünlerden geliyor. Bu da demek oluyor ki sadece ne kadar yediğimiz değil, ne yediğimiz de sağlık için büyük fark yaratıyor.

Arka planda yarattığı riskler ise oldukça fazla. Bu besinleri tükettiğinizde lif, tam tahıl, sebze-meyve tüketim oranı düşebiliyor. Hazır ürünlerin glisemik yükü yüksek oluyor, kan şekeri ve insülin tepkileri daha hızlı devreye giriyor. Besinlere eşlik eden katkı maddeleri (örneğin fitalatlar, plastik kalıntıları) hormon sistemini etkileyebiliyor.

Yeni etkisi sperm hareketliliğinde azalma

Gün içinde farkında olmadan tükettiğiniz atıştırmalıklar, hazır yemekler, gazlı içecekleri gözden geçirin. Bu ürünlerin yalnızca kilo alımını değil, hormonal denge ve hatta doğurganlık kapasitesini etkileyebileceğine dair çalışmalar artıyor.

Cell Metabolism dergisinde yer alan yeni bir araştırma, bu konudaki tartışmayı bambaşka bir boyuta taşıdı. Araştırma, 20-35 yaş aralığında sağlıklı 43 erkek katılımcı üzerinde yürütülmüş. Katılımcılar iki farklı beslenme planını üçer haftalık dönemlerle uygulamışlar. Bir grup çoğunlukla ultra-işlenmiş gıdalardan oluşan bir diyet programı izlerken diğer grup ise doğal ve işlenmemiş gıdalar tüketmiş. Araştırmada fark, yalnızca gıdanın işlenme düzeyinden kaynaklanıyor. Sonuçlar ise çarpıcı. Ultra-işlenmiş diyet uygulayan erkeklerde beklendiği gibi ortalama 1.4 kg vücut ağırlığı artışı ve yaklaşık 1 kg yağ artışı tespit edilmiş. Ama daha da önemlisi, bu diyetin hormonal düzeyler üzerindeki etkisi. Yüksek kalorili ultra-işlenmiş diyet uygulayanlarda sperm hareketliliğinde azalma saptanmış. Ayrıca, ultra-işlenmiş beslenme döneminde katılımcıların vücutlarında ftalat adlı endokrin bozucu kimyasalların düzeyinin yükseldiği gözlemlenmiş. Yani gıdanın kalitesi, işlenme biçimi ve kimyasal içeriği, hormon dengesi, üreme sağlığı ve genel sağlık üzerinde doğrudan etkili.

Doğrudan beyin-yeme döngüsünü bozuyor

İşlenmiş gıdalar ile ilgili bir diğer ilgi çekici araştırmadan bahsetmek istiyorum. Metabolic Health and Disease dergisinde yayımlanan çalışma, ultra-işlenmiş gıda tüketiminin yalnızca vücut ağırlığı, yağ oranı ya da metabolik bozukluklarla değil, yeme davranışını kontrol eden beyin bölgelerinin yapısal bütünlüğünü bozabildiğini gösteriyor. Araştırmaya göre, yüksek oranlarda ultra-işlenmiş gıda tüketimi, subkortikal yeme-ilişkili beyin bölgelerinde hücresel düzeyde değişimlere yol açabiliyor. Araştırmacılar, bu değişikliklerin aşırı yeme ve bağımlılık yaratan yeme alışkanlıklarıyla ilişkili olabileceğini belirtiyor. Bu da bir kez daha gösteriyor ki, "işlenmiş gıda=sadece kilo alımı" denkleminden öte bir gerçek var. Gıdanın işlenme düzeyi, doğrudan beyin-yeme döngüsünü ve sağlıklı yeme kontrol sistemlerini etkileyebilir.