Mevsim (a)normallerinden geçişte dikkat

Influenza A, H1N1 (domuz gribi), Kovid-19 varyantı JN1 (Juno) ile RSV'nin birlikte seyrettiği kokteyl virüslerle vakalar arttı. Hava sıcaklıklarındaki anormallik, bünyemize de yansıdı. Bağışıklık sistemimize büyük özen göstermemiz gereken günlerdeyiz. Peki, bu dönemde bağışıklığımızı nasıl destekleyeceğiz

Aşırı sıcaklık ve sıklaşan sıcak hava dalgalarına son yıllarda artık aşinayız. Öyle ki bu yıl "Hiç gelmeyecek mi" dediğimiz kış mevsimi geç de olsa geldi. Sıcaklık neredeyse 10 derece birden düştü. AKOM uyarılarını, kar, fırtına haberlerini yakından takip ediyoruz. İstanbul'a kar gelmedi ama soğuğu geldi. "Mevsim normalleri" dediğimiz durumu artık "mevsim anormalleri" olarak güncellemek mümkün Küresel olarak mücadele ettiğimiz en büyük sorunlardan biri insan kaynaklı oluşan iklim değişikliği. Bu durumdan elbette ki vücudumuz da etkileniyor. Sıcaklıkların artması sizi yanıltmasın, ani sıcaklık düşüşleri sel, fırtına gibi doğal afetler de iklim krizinin bir yansıması. Ani sıcaklık değişimlerinde metabolik olarak pek çok faktör etkileniyor. Peki, ani ısı değişimleri bedenimizi nasıl etkiliyor hiç düşündünüz mü Bu dönemde doğrudan veya dolaylı olarak bağışıklık sistemini koruyan, metabolizmaya destek olan bir beslenme planını benimsemek kıymetli.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Soğuk havalarda içimizdeki iştah canavarı artıyor

Soğuk havalarda içimizdeki iştah canavarı neden kendini hatırlatır hiç düşündünüz mü Bunun birkaç nedeni var ama asıl neden vücut ısısının düzenlenmesi olarak tanımlanabilir. Soğuk havalarda vücudunuzun, ısısını korumak için daha fazla enerji harcaması gerekir. Bu durum metabolik olarak ve sizi sıcak tutmak için daha fazla yemeniz yönünde sinyal verir. Burada bazı adımlar atarak iştahınızı kontrol altına alabilirsiniz. Örneğin soğuk havalarda içinizi ısıtacak çorba ve sıcak yemeklere olan ilgi de artar. Aslında bu doğanın size verdiği bir mesajdır, bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin ve sizi kışa hazırlamanın bir yoludur. Soğuk havalarda bağışıklığınıza destek olmanın en iyi yollarından biri ise mevsiminde beslenmekten geçer. Kendinize mevsim sebzeleriyle hazırladığınız bir çorba yapıp soğuk havalarda içinizi ısıtabilirsiniz.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Su tüketimi düşüyor

Yaz aylarında sıcak hava ve harcanan enerjiyle doğru orantılı olarak artan su tüketimi, kış aylarında büyük oranda düşüş gösterebiliyor. Vücut ısısını dengede tutabilmek için sıvı tüketimi kıymetli. Yeterli sıvı alımı, vücutta oluşan toksinlerin atılmasından, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasına, metabolizma dengesinin sağlanmasına kadar pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde rol oynuyor. Bu nedenle her gün en az 2-2.5 litre su içtiğinizden emin olun. Soğuk algınlığının giderek arttığı son günlerde suyunuzu oda sıcaklığında, hatta ılık içebilirsiniz. Aynı zamanda vücudunuza sıvı desteği konusunda bitki çaylarından da faydalanabilirsiniz. Ihlamur, adaçayı, sumak çayı gibi alternatifler antioksidan içeriği ile soğuk algınlıklarında vücudunuza destek olacak bitki çayları arasında.

Uyku ihtiyacınız hep aynı

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Havanın sıcaklığında yaşanan değişimler gibi gece ve gündüz süresi de mevsime göre değişiklik gösteriyor. Mevsim geçişlerinde sıcaklık farkına ek olarak günler kısalıyor, geceler uzuyor. Üstelik havanın erken kararması ile evde geçirilen zaman da artıyor. Fakat dikkat, tıpkı su tüketiminiz gibi uyku saatiniz de mevsimden bağımsız değişmiyor. Bununla birlikte, gece uykusu için en az 7-8 saat ayırmanız gerektiğini unutmamalısınız. Uykunun, güçlü bir bağışıklık sistemi ve sağlıklı bir yaşamın en önemli parçalarından biri olduğunu hatırlayın.

Çok sıcak içmeyin

Soğuk havalarda sıcak içeceklere yöneldiğimiz bir gerçek, burada da aşırıya kaçmamak gerekiyor. Sıcak çayın sağlığınız için bir risk yaratabileceğini söylesem Geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmaya göre, sıcak içilen çay birçok hastalık üzerinde rol oynayabiliyor. Turkish Journal of Medical Sciences dergisinde yayımlanan araştırmada, 25 yıldır yemek borusu kanseri teşhisi konulan 742 erkek ile 720 kadının verileri değerlendirilmiş. Bu bireylerin yüzde 85'inin çayı çok sıcak içtiği bilgisine ulaşılmış. 85 derecenin üzerinde içilen çayın 65 derecenin altında içilen çaya oranla 8 kat daha yemek borusu kanserini artırdığı veriler arasında. Araştırmacılar çayın 65 derece altındaki sıcaklıklarda tüketilmesi gerektiğini, bardağa koyduktan sonra minimum 3-4 dakika bekletilmesi gerektiğini vurguluyor. 85 derece ve üzerinde tüketilen çayın sindirim sisteminde veya hücre değişikliğine sebep olabileceği de belirtilmiş.

Çok sıcak duş almayın

Soğuyan havalarda ısınmak için sıcak, bir diğer deyişle kaynar su ile duş alanlardan mısınız Burada da dikkatli olmanızda fayda var. Çok sıcak su ile duş almak dokulara etki ederek, cilt tabakasını etkileyebiliyor; öyle ki cildi susuz bırakabileceğine dair çalışmalar var. Kış aylarında genelde kuru cilt problemi sıklaşırken deride çatlamalar, hasarlar da artabilir. Hasar görmüş cilt durumunda aldığınız sıcak duş bu durumu tetikleyebilir. Cildin doğal nem dengesini koruyarak ılık bir duş size iyi gelecektir.