Siyasetin hassas çizgisi ailelerdir değerlerdir
TÜRKİYE, siyasi tarihinde önemli dönemeçlerden birini daha yaşıyor. Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası başlayan gösteriler var. Ancak burada kritik bir nokta var; bu tepkilerin nasıl gösterileceği.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu unutmayalım. Anayasa ve yasalar, bireylere demokratik haklar tanıyor. İfade özgürlüğü, toplanma hakkı, protesto hakkı...Bunlar, demokratik sistemin olmazsa olmazları. Ancak bu haklar hukukun çizdiği sınırlar içinde kaldığında demokrasi gelişir ve güçlenir.
Bu sınırları aşmak, kontrolsüz bir öfkeye kapılmak, demokrasiyi savunmak adına demokrasiye zarar vermek demektir. Siyaset, doğal akışı içinde yürümelidir. Hukuk devletinin gereği olarak, süreçler hukuk içinde takip edilmeli ve verilen tepkiler demokratik çerçevede kalmalıdır.
Bu tür olaylar siyasetin gerilimini artırır. Tansiyon yükseldiğinde bazı isimler, rakiplerine yönelik ağır ifadeler kullanabiliyor. Ama unutulmaması gereken bir şey var. Aileler, anneler, babalar, eşler ve çocuklar siyasetin dışında kalmalıdır.
Haberin DevamıKim olursa olsun, hangi görüşten olursa olsun, siyasetin bu hassas çizgiyi aşmaması gerekir. Siyasi çekişmelerin, toplumun değer yargılarını zedeleyecek bir noktaya gelmesi tehlikelidir. Rakiplere yönelik eleştiriler, siyasetin doğasında var. Ancak kişisel hayatlara, ailelere ve özel yaşama uzanan sözler ve tavırlar, siyasetin doğasını da toplumsal dengeleri de bozar.
Demokrasi, hakları bilmek ve onları korumakla güçlenir. Bugün Türkiye'de herkesin yapması gereken, bu hakların farkında olmak ve demokratik zeminde mücadele etmektir.
Belki en önemlisi kendi
geleceğini konuşabilmek
SİYASETİN bu kadar günlük hayatın içinde olduğu başka bir ülke var mı
Bilmiyorum. Zannetmiyorum.
Dünya medyasını takip ediyorum...
Gündem farklı akıyor.
İnsanlar başka konuları konuşuyor.
Geçmişe saplanıp kalmak yerine, geleceği tartışıyorlar.
Ama biz
Biz, birkaç yılda bir siyasetin girdabına kapılıp olduğumuz yerde dönüp duruyoruz.
Aynı tartışmalar, aynı kavgalar, aynı öngörülebilir krizler...
Türkiye gibi büyük bir ülkenin sorunları da büyük.
Haberin DevamıAma çözümler bir türlü sıraya giremiyor.
Çünkü biz, her şeyi siyaset ekseninde tartışan bir ülkeyiz.
Bir kafeye oturun; bir taksiye binin, bir WhatsApp grubuna girin. Ne konuşuluyor Siyaset...
İnsanların hayatını doğrudan etkileyen ekonomi, eğitim, bilim, teknoloji, sanat; bunlar hep ikinci planda.
Önce siyaset, sonra siyaset, yine siyaset...
Artık bu döngüyü kırmamız gerekiyor. Çünkü bir ülkenin büyüklüğü, sadece siyasette değil, aynı zamanda bilimde, sanatta, kültürde, inovasyonda, ekonomide büyüyebilmesinde.
Ve belki de en önemlisi...
Kendi geleceğini konuşabilmesinde.
Yazarken kolay söylerken zor
TWITTER, yani yeni adıyla X, dijital çağın en büyük tartışma arenası. Herkesin bir fikri var ve herkes bu fikirleri büyük bir özgüvenle dile getiriyor. Ama bir farkla; ekranın arkasından...
Haberin DevamıPeki, bu platformda mesajlar yazıyla değil de videoyla paylaşılsaydı ne olurdu İnsanlar aynı rahatlıkla konuşabilir miydi Bilgisayar başında klavyenin tuşlarına basmak kolay. Ama o sert eleştirileri, hakaretleri, linç kültürünü oluşturan cümleleri bir kameranın karşısında söylemek kolay mıydı