Destekliyorum sağlık serbest bölgesi iyi fikir
İZMİR'de bir hareketlilik var.
"Sağlık Serbest Bölgesi" diye bir proje konuşuluyor.
Hani şu yıllardır gündeme gelip bir türlü hayata geçirilemeyen projelerden biri.
Hatırlayanlar vardır. 2010 yılında dönemin Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, bu projeyi masaya koymuştu. Yasa çıkarıldı, yönetmelikler hazırlandı ama istenilen sonuçlar alınamadı.
Şimdi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde Uzm. Dr. Atilla Ayral ve ekibi bu projeyi yeniden gündeme taşıdı. Ama bu sefer iş biraz daha farklı. "Hadi yapalım" demiyorlar. Önce İzmir sağlık sektörü ne düşünüyor, onu anlamaya çalışıyorlar. Çünkü her şeyden önce şu soruya net bir cevap lazım.
Gerçekten böyle bir şeye ihtiyaç var mı
Bakın, bu işin bir benzeri 2023 yılında İstanbul'da yapılmıştı. Dr. Cemal Yılmaz, 518 kişiyle anket yaptı. Katılımcıların yüzde 59'u "Evet, ihtiyaç var" dedi. Ama 37.7'si tereddütlüydü.
Haberin DevamıDr. Ayral ise İzmir için özel bir modelden bahsediyor. "Her yere aynı projeyi uygulamayın" diyor.
Haklı mı Evet, çünkü İzmir başka bir şehir. Kendine has bir ruhu var. Belki büyük bir serbest bölge yerine, küçük ölçekli kümelenmeler daha mantıklı olabilir. Böylece hem yatırım riski azalır, hem de iş daha pratik hale gelir.
Ama burada asıl soru şu: Kamu bu işin neresinde olacak
Dubai yaptıysa nasıl yaptı Devlet vardı.
Çin yaptıysa nasıl yaptı Devlet vardı.
Güney Kore yaptıysa Evet, yine devlet vardı.
Hindistan yaptı mı Yaptı. Ama devlet geri planda kalınca proje çöktü.
Yani bu işler öyle, "Hadi yapalım" demekle olmuyor. Planlama, kamu desteği, özel sektörle sıkı işbirliği lazım.
Bir de işin etik tarafı var. Dr. Ayral da zaten bu riskleri masaya yatırıyor.
Dr. Ayral'ın yanı sıra Prof. Dr. Hüseyin Can, Doç. Dr. Esra Meltem Koç ve Dr. Cemal Yılmaz da projenin içinde...
Atilla Ayral diyor ki:
"Şayet sektör böyle bir projeye ihtiyaç var derse o zaman İzmir SASEB modelini geliştirmek için kolları sıvayacağız.
Geleneksel patojen odaklı yaklaşım yerine tedavi hizmetlerinin bütüncül bir yaklaşımla yapılması, tamamlayıcı tıp seçeneklerinin bulunması, güçlü deneysel laboratuvarlar ve Ar-Ge merkezlerinin kurulması, kanser, organ nakli, robotik cerrahi ve kök hücre nakli gibi ileri teknolojili tedavilerin sunulması da sorular arasında yer alacak."
Haberin DevamıNisan, mayıs gibi bu çalışmanın raporu açıklanacak.
O zamana kadar şunu soralım:
İzmir bu projeyle sağlık turizminde bir yıldız olabilir mi
Şurası kesin...
Eğer doğru yapılırsa, İzmir bu işten karlı çıkar.
Bir kemanın susturulduğu yerde
BAZI sessizlikler vardır, insanın içine işleyen. Laçin Akyol'un kemanından yükselen melodiler gibi...Oysa o daha 18'indeydi. Hayatının baharında, İsviçre'den taşıdığı müzik dolu umutlarıyla geleceğe yürüyordu. Mersin'in bir yolunda, Laçin'in hayalleri de durdu. O keman artık çalmıyor.
Laçin bir istisna değil. Türkiye'nin yollarında nice genç, nice yetenek, nice umut, bir daha asla geri dönemeyecek şekilde yitip gitti. Hep aynı hikâye; bir anlık dikkatsizlik, hız tutkusu, ihmaller zinciri Her defasında aynı acı cümleler dökülüyor dudaklardan; "Bir daha olmasın." Ama oluyor. Ve biz yine o tanıdık sessizliğe gömülüyoruz.
Haberin DevamıLaçin'in organları başka bedenlerde yaşamaya devam edecek. Belki bir başka gencin gözlerinde onun ışığı göreceğiz, belki bir başkasının kalbi onun ritmiyle atacak. Ama o kemanın tınısı, o sahnede yükselmesi gereken melodiler...Artık yok.
Şimdi bize sorulması gereken tek bir soru kalıyor. Bu sessizlikten bir ders çıkaracak mıyız Yoksa, yine sadece üzülüp, unutup, sıradaki haberi beklemekle mi yetineceğiz
Her kayıp bir melodiyi susturuyor. Ve biz, her susturulan melodide biraz daha eksiliyoruz.