Bu çocuklar nasıl böyle oldular
BOLU Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel yangınında hayatını kaybeden insanların ailelerini arayıp, onlarla alay eden ve bu anları sosyal medyada paylaşan üç genç...
Yaşları 19, 20 ve 21...
Biri kız, üçü birden vicdanlarını kaybetmiş.
Şimdi soruyorum: Bu çocuklar nasıl böyle oldular
Eskiden en büyük korkumuz, çocuklarımızın kötü alışkanlıklara yönelmesiydi.Şimdi en büyük korkumuz, ruhlarını kaybetmeleri...
Bir yangında sevdiklerini kaybetmiş insanları arayıp dalga geçmek ne demek Bu nasıl bir duygu yoksunluğu, nasıl bir ruh çoraklığıdır Üstelik yaptıkları şeyi gizlemiyorlar. Aksine, övünerek paylaşıyorlar.
Bunun adı ne biliyor musunuz Duygu yitimi...Bir insanın en temel insani reflekslerini kaybetmesi...
Bu çocuklar büyürken hangi filmleri izlediler, hangi videoları tıkladılar, hangi kitapları okudular Bu kadar empati yoksunu hale nasıl geldiler
Bu olay bize bir şey gösteriyor. Bugün sosyal medya, sadece eğlenceli anlarımızı paylaştığımız bir mecra değil. Aynı zamanda vicdan erozyonunun canlı canlı sergilendiği bir alan...
Haberin DevamıBir zamanlar, "Sosyal medya çocukları asosyal yapıyor" diye tartışıyorduk. Şimdi görüyoruz ki mesele çok daha büyük: Bazılarını ruhsuzlaştırıyor!
İşte bu yüzden diyorum ki:
Bu mesele sadece üç vicdansız gencin hikâyesi değil...Bu, bütün bir toplumun önünde duran dev bir ayna...
Ve o aynaya bakınca, kendimizi hiç bu kadar çirkin görmemiştik.
Hayatta futboldan daha
önemli şeyler de var
Gerçekten bazen anlamakta zorlanıyorum.
Anlatayım
Her anne, baba ve çocuk ilişkisinde olduğu gibi benim de oğlum Atlas'la aramdaki bağı güçlendiren bazı ortak noktalar var. Örneğin sinema, İzmir;örneğin spor...
Spor yapmayı daseyretmeyi de seviyorum.
Hepimizin tuttuğu takımlar var. Ama ikimiz demaç seyretmeyi seviyoruz ve fırsat buldukça futbol, basket, voleybol maçlarına gidiyoruz. Futbol, Atlas'la olan diyaloğumda hep önemli bir yer tuttu.
Atlas'la bir alışkanlığımız var. Hangi maça gidersek, hangi maçı izlersek sonrasında bir fotoğraf çekiliyoruz; bazen paylaşıyoruz, bazen kendi arşivimizde saklıyoruz. Biz sosyal medyayı polemik yaratmak, kavga çıkarmak için değil, baba, oğul anılarımızı biriktirmek için kullanıyoruz.
Haberin DevamıGeçenlerde de bir fotoğrafımızı paylaştık.
Sonra...
Aman Allah'ım...
Ne gazeteciliğimiz kaldı, ne şerefimiz, ne haysiyetimiz... Küfürler, hedef göstermeler, çok ağır eleştiriler... Her bir kelimesi soruşturma gerekçesi
Arkadaşlar bakın...
Siz bizi başkalarıyla karıştırıyorsunuz.
Taraftar olma hissi kişisel bir tercih...Herkes istediği takımı seçebilir, tutabilir.
Ama taraftarlıktan çok önce gelen bazı duygular var.
Biz önce insanız.
Anneyiz, babayız.
Aileyiz.
Vatandaşız.
Şerefli, namuslu, ülkesi için çalışan bireyleriz.
Evet; gazeteciyiz.
Hayatın futboldan ibaret olmadığını bilecek kadar Türkiye'yi, dünyayı bilen, tanıyan gazetecileriz.
Bugüne kadar doğruya doğru; yanlışa yanlış dediğimiz için çok şükür içimiz rahat, gönlümüz de...
Haberin DevamıBir fotoğraf üzerinden ahlakımıza, onurumuza saldıran arkadaşlara bir çift sözüm var.
Hayatta futboldan çok daha önemli şeyler var. Fanatizm öylesine kör etmiş ki bazılarını, bir çocuğun babasıyla yaşadığı masum bir anı bile saldırıya uğrayabiliyor.
Bakın arkadaşlar
Biz tribünlere kavga etmeye değil, futbolun keyfini çıkarmaya gidiyoruz. Ve gitmeye de devam edeceğiz.
Çünkü biz, futbolun hala güzel olduğuna inanıyoruz. Ve onu korumak için buradayız.
Herkes bir özeleştiri yapsın. Elbette bir takıma, gönül vermiş oldukları kulübe olan sevgiyi çok iyi anlıyorum. Hepsine sonsuz saygım var.