Bazen geçmişle bağı kesmek de gerekebilir
ŞÖYLE yazmıştım:
"Bazı yapılar sadece beton ve çelikten ibaret değildir. Onlar bir kentin ruhunu, hikayesini ve hatta geleceğini temsil eder. Semboller şehirlerin kimliğini oluşturur, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar. İzmir'de de böyle semboller var. Basmane Çukuru ve Hilton Oteli yıllardır tartışmaların merkezinde yer alıyor. Her ikisi de sadece fiziksel projeler değil, aynı zamanda İzmir'in zihinlerdeki düğümlerine dokunan hikayelerdir."
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin temmuz meclis toplantısında belediyenin Hilton Oteli'ndeki hissesiyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Oy çokluğuyla alınan karar doğrultusunda Büyükşehir'in yüzde 23.5'lik hissesinin belediye menfaatlerini koruyacak şekilde satılması yönünde adım atıldı. Böylece, İzmir Büyükşehir Belediyesi 1987'den itibaren hiçbir gelir elde edilmeyen ortaklıktan çıkmış olacak.
Haberin DevamıVe gerçekten de öyledir; bazı yapılar, kentin hafızasında açılmış boşluklar, kimi zaman bir yükselişin kimi zaman ise bir duraksamanın sembolü olurlar.
Hilton Oteli de onlardan biri…
Yıllar boyunca İzmir'in modern yüzünü temsil etti.
Sadece bir otel değil, bir buluşma noktasıydı.
Işıkları yandığında şehre güven verirdi, kapısından giren herkes biraz daha şehirli hissederdi.
Sonra ışıkları söndü.
Ve İzmir'in göbeğinde dev bir yalnızlığa dönüştü.
Semboller, şehirlerin zihinsel haritalarında yaşar.
Ve Hilton'un suskunluğu, İzmir'in içinden çıkamadığı bir cümle gibiydi.
Bakalım bu son adım neler getirecek
Bu bir kayıp mı Hayır.
Çünkü bazen geçmişle bağları kesmek geleceğe daha sağlam yürümek için gerekli olabilir.
Bu karar İzmir'in bir dosyayı kapatıp yenisini açma iradesi olarak da algılanabilir.
Hilton, İzmirlilerin belleğinde yer etmiş bir yapı.
Ama artık bir yapıdan çok bir bekleyişe, bir eksikliğe, bir keşke ifadesine dönüştü.
Ve her 'keşke'nin sonunda bir "artık yeter" gelir.
Belki de bu karar tam olarak bu noktadaki İzmir'in sesidir.
Haberin DevamıBugün Hilton binasının olduğu yerde ne olacak, nasıl değerlendirilecek, bunu zaman gösterecek.
Ama bildiğim bir şey var.
Kentler bazen hafızalarındaki boşlukları kabul ederek iyileşir.
Bu yüzden ben bu kararı bir 'vazgeçiş' olarak değil, bir 'yeniden başlama' olarak okuyorum.
İzmir bu adımla sadece bir ortaklıktan değil, bir kararsızlıktan da çıkıyor.
Hilton binası yeniden İzmir'e hizmet eden bir hikayeye dönüşebilir.
Dönüşmelidir de…
Artık bu hikayeyi tamamlamalıyız
AYNI benzer adımı Basmane Çukuru için de bekliyorum.
Burada Dünya Ticaret Merkezi yapılacağı günlerde İstanbul'daki Akmerkez inşa halindeydi.
Üzerinden çok yıllar geçti ve hala o çukur orada.
Haberin Devamıİzmir'in kalbindeki o boşluk sadece fiziksel bir çukur değil.
Bir şehir hafızası.
Ve ne yazık ki yarım kalan bir hikayenin ta kendisi.
Aradan 30 yıla yakın zaman geçti.
Akmerkez eskiyip yenilendi, zamanın ruhuna uyarlandı.
Ama biz hala aynı noktadayız.
Oysa 1990'lar İzmir için bir kırılma anıydı.
Kipa gibi, EGS gibi, Güçbirliği gibi çok ortaklı modellerle kurulan yapılar şehre umut olmuştu.
Basmane projesi o yükselen ivmenin sembolü olabilirdi.
Ama olmadı.
Çünkü doğru fikirler bazı hesaplaşmalara, çözümsüzlüklere denk geldi.
Sonuç:
Kipa satıldı.
EGS ve Güçbirliği etkilerini kaybetti.
Ve İzmir'in bu özgün girişimcilik modeli dağıldı.
Basmane'de atılamayan her kazık, o modeli biraz daha sarsarak çökertti.
Bugün hala orası bir boşluk.
Haberin DevamıKoca bir şehir yıllardır bu çukuru konuşuyor ama dolduramıyor.
Bu çukur aynı zamanda İzmir'in cesaretinin, ortak aklının, özgüveninin çöktüğü bir yer.