Obama'nın iki yüzü

ABD'nin eski başkanı Barack Obama, bu hafta Yunanistan'daydı. "Stavros Niarchos Vakfı"ndaki konuşmasında "Şu anda 724 denizin dibindeki denizaltı hakkında konuşuyoruz. Ama Yunanistan açıklarında 700 sığınmacının öldüğü bir kaza da var. Haber yapıldı mı yapıldı, ama aynı yoğunlukta değil. Bu da insanların hayatta kalma ihtimalleri arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor" demesi, dünya gündemine oturdu. Bu sözleri salondakiler alkışlarla karşıladı.Kimse kusura bakmasın ama bu sözlerin samimiyetine inanmak için hafızamızı tümden yitirmiş olmamız lazım. Gelin yakın geçmişi bir hatırlayalım, eski başkan Obama'nın bu sözleri söylemeye hakkı var mı bir bakalım...Mülteci krizi denildiğinde bizim hafızamızda sembol bir fotoğraf var: Eylül 2015'te ailesiyle birlikte Yunanistan'ın İstanköy adasına şişme botla geçmeye çalışırken boğulan, cansız bedeni Bodrum'da kıyıya vuran üç yaşındaki Aylan Kurdi'nin fotoğrafı. O trajedi yaşanırken, Barack Obama görevdeydi. Biz haftalarca Obama'nın bu resme dönük tek bir açıklamasını duymadık.Obama'nın eski bir ABD Başkanı olarak yapabilecekleri var mıydı Elbette vardı. Dahası "Suriye'de kırmızı çizgimiz kimyasal silah kullanımıdır. Böyle bir şey olursa müdahale ederiz" diyen oydu. 2013'te Doğu Guta'da Esad rejiminin sarin gazı saldırısında 1.400'den fazla insan hayatını kaybetti. Hem Birleşmiş Milletler'in hem ABD'nin elinde Suriye rejiminin kimyasal silah kullanıldığına dair kesin kanıtlar vardı. Herkes Obama'nın Suriye'ye müdahale açıklaması yapmasını beklerken, o, bu insanlık dramını durdurmak için müdahale kararını alamamış, topu ABD Kongresi'ne atmıştı. Dahası Rusya'nın -Beşar Esad'a zaman kazandırmak için- kimyasal silahları ülke dışına çıkarma konusundaki teklife 'Evet' demişti.O dönem ABD Savunma Bakanı olan Leon Panetta bile "Başkomutan olarak bir kırmızı çizgi çizdiğinizde, bu çizginin aşılması kritik öneme sahiptir. Esad'ın yaptığı bir meydan okumaydı, Obama buna cevap verememekle dünyaya yanlış mesaj gönderdi" demişti. Nitekim o "mesajın" cesaretiyle Esad yönetimi, daha sonra da defalarca kimyasal silah kullandı ve mülteci kriziiyice içinden çıkılmaz bir hale geldi.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6967743;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6967743;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardeniz-kilisliogluobamanin-iki-yuzu-6967743' });Kulağını tıkadığı mesajlarEski ABD başkanı, görev süresince Suriye'ye müdahale konusunda hep bir tedirginlik içindeydi. Bu tedirginlik ve hareketsiz kalışın bölgede çok daha büyük tahribata yol açacağına dair analizleri dikkate almadı. O dönem ABD'li Büyükelçi Frederic Hof (Suriye krizi başladığında Obama'nın Suriye özel danışmanıydı) 9 Eylül 2015'te "Foreign Policy" dergisinde "Obama Gözlerini Aç" başlıklı yazısında şöyle diyordu:"Milyonlarca Suriyeliyi varil bombalarına, açlık kuşatmalarına, kitlesel teröre ve toplu cezalara maruz bırakmaya karar veren yönetim (daha doğrusu Avrupa), şimdi bu kararın sonucu olarak, yüzbinlerce mülteciyle uğraşmak zorunda."Aylan Kürdi'nin ölümünden birkaç gün sonra "New York Times" gazetesinde iki etkili kalem Obama'yı hedefine koyuyordu. Roger Cohen, 10 Eylül 2015'teki köşesinde "Irak savaşının gösterdiği gibi, Amerikan müdahaleciliğinin korkunç sonuçları olabilir. Ancak Suriye'nin de gösterdiği gibi, ABD'nin müdahale etmemesi, aynı derecede yıkıcı olabilir. Bir şeyi yapmamak, yapmaktan daha az önemli bir karar değildir" diyordu. Birleşik Krallık'ın eski başbakanı David Cameron'ın o dönemdeki danışmanı Steve Hilton ise "Dünya mülteci krizinin sorumluluğu sadece Avrupa ülkelerinin üzerine değil, biraz da ABD'nin üzerine yüklenmeli" diye yazmıştı. Özetle, katliamları durdurmak için kılını kıpırdatmayan, mülteci krizinin büyümemesi için hiçbir somut adım atmayan eski başkan Obama, bugün vicdanlara seslenmeye kalkıyor. Kendini hiç yormasın...Kazakistan'ın 'Astana' çıkışıKazakistan'ın başkenti Astana, 2017'den bu yana Suriye'de siyasi geçiş sürecinin konuşulduğu bir yerdi. Türkiye-Rusya-İran arasındaki görüşmelerin sadece mekânı değil, Suriye dosyasındaki önemli bir diplomatik mekanizmanın da adıydı. Bu hafta Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kanat Tumyshev, ev sahibi ülke olarak "20. toplantının, son toplantı olacağını" söyleyiverdi. Bu, üç taraf için de sürpriz olmuştu. Zira ne Rusya ne İran ne de Türkiye bu açıklama öncesi durumdan haberdardı. Tumysh bu çıkışının altını şöyle doldurdu:"Suriye'nin bölgesel izolasyondan kademeli olarak çıkması, Astana Süreci'nin amacına ulaştığının bir işaretidir."Kazakistan