"Tek kişilik rejim"in faturası

Seçim sonrası muhalefetin kazanıp devraldığı iktidar belediyelerinde ortaya çıkanlar, AKP iktidarında, "tek kişilik rejim"de ülkenin sürüklendiği içtimaî - ahlâkî çürümeyi açığa çıkardı.

Görünen o ki Türkiye 16 Nisan 2017'de sandıkların açılmasına beş dakika kala 2.5 milyon "mühürsüz" geçersiz oyun yasaya açıkça aykırı olarak "geçerli" sayıldığı referandumla "reyi-i vahidi istibadat" denilen "tek adamlık yönetim"le tam bir "parti devleti" haline gelmiş.

Meclis'te mâliyetinin sorulması üzerine ilgililerin "eğer maliyeti açıklansa kamudaki kişiler zarar görür" diye masrafını açıklamaktan kaçındığı 1050 odalı Sarayının son yıllarda kat kat katlanan, günlük 33 milyon, 40 saniyede bir asgari ücreti aşan harcamalarını örnek alan iktidar belediyelerinin israf ve şatafatla millet büyük borç batağı altına sokulmuş.

Görünen o ki Meclis'i dışlandığı Sarayın israfı alta en küçük kamu kurumlarına, bilhassa belediyele sirayet etmiş. Nasılsa yürütme ve yasamanın yanısıra yargı da "teslim alındığı"ndan, ne yapılırsa yapılsın manipülasyonlarla, algı operasyonlarıyla, tehditlerle, hilelerle, korkularla seçimi kazacakları rahatlığıyla har vurup harman savrulmuş...

"DEVLET MİLYARLARCA BORÇ ALTINDA KALIP DÜŞMÜŞ..."

Bu şımarıklıkla yıllardır iktidarın elindeki belediyeler, çöp toplama benzeri günülk hizmetleri durdurup, personel - işçi maaşları vermeden bütün gelirleri ödense dahi karşılanmayacak, yıllık bütçelerinin bütününü aşan büyük borçlar takmışlar.

Bazı ilçe belediyelerinde yüzlerce metrekarelik 50 milyon liralık jakuzili makam odaları, dinlenme salonları yapılmış. Bir milyonluk bir şehrin borcu 12 milyarı bulmuş. Kasaba belediyelerine bile milyonluk makam araçları alınmış. O denli ki bir belediye milyarlarca liralık halı siparişi vermiş. Bir diğeri milyonluk "kuruyemiş faturası" kesmiş.

Bu arada belediyeyi borç altına sokmak için demde krediler çekilmiş. Son safahada 21-b ile âcilen yangından mal karçırırcasına apar topar milyonluk ihalelerle kamu kaynakları yandaşlara peşkeş çekilmiş. Devir teslimden önce bile bile belediyeler zarara sokulmuş.

En vahimi de selefle halefin demokratik bir medeni bir tarzda görevi devir-teslimi yerine, kaybeden başkanın makam aracını çamurlu su ile doldurup yeni başkana devretmesi. Seçim sonrası -1 hatta 2 Nisan'da- bile devir teslimden önce yandaşlara. Son iki günde âdeta düşman işgaline uğrayacakmış gibi belediyeler alabildiğine talân edilmesiyle kasaların boşaltılması.

Bu yüzden bazı belediyeler belediyeler personele verecek maaş için kredi çekmek zorunda kalmışlar. Toplam belediye borçlarının 100 milyar lirayı aştığı belirtiliyor.

Hâsılı, yıllardır yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, ihaleye fesad karıştırma, kamu malını yandaşlara peşkeşle liyâkatın yerine iltimas ve kayırmanın hükmettiği "rant ekonomisi"ndeki yıkımda, Bediüzzaman'ın beyânıyla "rey-i vahid-i istibdat"ta "bilerek veya bilmeyerek, o havuzun ve o hazinenin etrafında delik-melikler açılmış, havuzu kurutup hazineyi boş bırakmışlar. Devlet milyarlarca borç altında kalıp düşmüş." (Münâzarât, 213)