Ve "İran'a demokrasi" mavalı

İsrail'in İran'a saldırısında da "rejim değişikliğiyle demokrasi" adlı büyük emperyal yalanı yaydırılıyor. İşgalcilerin Irak, Libya, Sudan ve Suriye'de oynadıkları "bayat oyun" oynuyor.

Gazze'yi yıkıp yakan soykırımcı Netanyahu'yla Gazze'den Filistinlileri sürüp kumarhane, eğlence merkezi ve "İsrail'in arka bahçesi" yapıp hidrokarbon ve doğalgaz yataklarına çökme peşindeki destekçisi Trump, bu komployla İranlıları kalkışmaya kışkırtıyor.

100 bin masum sivili katledip yüz binlercesini yaralayan İsrail'e suskun kalan ve son Ortadoğu turunda 3.2 trilyon dolar haraç kestiği küresel güçlerin hegemonyalarına teşne kankası Körfez krallıklarına bakmadan "İran'a demokrasi"den dem vuruyor.

Bu haliyle Irak işgalcisi Bush'un sonradan "yalan olduğu" ikrar edilen "Irak'ta kimyasal kitle imha silahları" yaygarasında olduğu gibi "Irak'ın özgürleştirilmesi" uydurmasıyla bu ülkeyi işgal etmek için aynı bahaneyle çirkin bir ikiyüzlülük sergileniyor.

KÖRFEZ KRALLIKLARINDA "DEMOKRASİ" Mİ VAR

Halbuki herkes biliyor ki önemli eksiklikleri de olsa seçimlerin yapıldığı, parlamentosu ve kamu kurumları olan, yetkinin "dinî lider" ve Cumhurbaşkanı'nın yanısıra kısmen de olsa farklı kurumlar arasında paylaştırıldığı İran, işgalci ecnebîlerin güdümündeki "tek parti" veya "tek adam"ın mutlak gücü elinde tuttuğu müstebit "totaliter rejimler"den oldukça ileride. Demokrasinin, insan hak ve hürriyetlerinin olmadığı, yürütme, yasama ve yargının "tek kişi"ce kullanıldığı emperyalistlerin uydusu "tek şahıs istibdatları"ndan daha demokratik.

Bundandır ki "İsrail'in zulmüne direnen İran'da 'demokrasi yok' da onlarca Amerikan üssünün kurulup, on binlerce coninin cirit attığı, İsrail'in işgalle 'büyük İsrail' dayatmasına ses-seda çıkarmayan işbirlikçi 'otoriter rejimler' de mi demokrasi var" sorusu soruluyor.

Sormak lazım; "Colani" lakabıyla ABD'nin "terörist listesi"nde "terörist başı" olarak yer alıp başına on milyon ödül konulduğu halde Suriye'nin başına getirilip Trump'un talimatıyla yakınlarıyla ülkeyi "emperyal projeler"e göre "yöneten" Şara mı "demokrat"

Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni ve Şeyh (Hermon) Dağını işgal edip 17 km yaklaştığı Şam'ı kuşatan İsrail'e onca baskıya rağmen Esad'ın açmadığı hava sahasını açıp İran'ı vurmasına seyirci kalan; "Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasî birliği" iddiasının aksine Trump'un övgüsüne mazhar olup BOP'un tefrika projesine gelen Şara mı "özgürlükçü"

SAMİMİYETSİZLİĞE SON VERMELİ...

Vahim olan, her fırsatta İsrail'e veryansın eden Ankara'dakilerin, Amerikan ambargosuna karşı merhum Demirel'in Başbakan olarak 25 Temmuz 1975'te Bakanlar Kurulu kararnamesiyle İncirlik Üssü ile Türkiye'deki 21 Amerikan üs ve tesisini kapatıp Amerikan bayrakları yerine Türk Bayrakları çekilmesi iradesi kararlılığı bir yana; İran'a karşı İsrail'e her türlü istihbaratı ileten Kürecik Amerikan Radar Üssü'nü kapatmaya yanaşmaması. Gerçek şu ki yirmi üç yıllık AKP iktidarında, "tek kişilik hükûmet"te İsrail'e Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü üyeliği kıyağı sunuldu. İlk kez İsrail Cumhurbaşkanı Ankara'ya davet edilerek TBMM'de konuşturulup alkışlandı.