Türkiye KHK zulmünden kurtarılmalı

Gerçek şu ki "tek kişilik hükûmet"te yargının da cumhurbaşkanına bağlanmasıyla, HSK ile yüksek yargı başkanları ve üyelerinin büyük bölümünün atanmasının cumhurbaşkanına verilmesiyle öncelikle yargı siyasetin cenderesine sokuldu.15 Temmuz sürecinde sorgusuz-sualsiz "iltisak"la kamudan ihraç edilen binlerce kamu görevlisinin, AYM, Danıştay ve idare mahkemelerine müracaatlarının reddiyle "meşru müdafaa hakkı" ortadan kaldırıldı. Anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu'nun tahliliyle "tek kişilik rejimde (monokraside) hâkimlere emirlerle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kaldırıldı." Prof. Kemal Gözler'in analiziyle "Adli sistem dışı talimat zinciriyle, yoğun hukuk dışı dayatmalarla yargı siyasetin 'longa manus'u (hukuka uzanmış eli) durumuna düşürüldü." Özetle, "53. yıl mesajı"nda "Yeni Asya'nın duruşunu kutlayan" Prof. Dr. Mehmet Altan'ın tesbitiyle "15 Temmuz rejiminde 12 Eylül Hukuku'nu bile mumla aratan baskı kararnameleriyle, antidemokratik dayatmacı uygulamalarla toplum nefes alamaz hale getirildi." 12 Eylül askerî darbesinin oluşturduğu 'hukuk rejimi' 15 Temmuz'la tahkim edildi. Bu arada Anayasayı ihlâlle kurulan OHAL Komisyonunun tek "yargı mercii" gösterilmesiyle binlerce vatandaşın AİHM'in yolu geciktirilirken, kanunlardaki yargı yolunun kapatılmasıyla hukuksuzluklar "yasallaştırıldı"; ve başvuruların yüzde 97'sının gerekçesiz reddedilip, sadece yüzde 3'ünün "işlerine iâdesi", mahkemelerde "beraat ve tâkipsizlik kararı" alanların göreve başlatılmamaları; başlatılanların tekrar görevden alınmaları ve tazminat ödenmemesi, bu "komisyona havale"nin de oyalama ve hak aramayı engelleme maksatlı olduğunu ifşa etti. Ve tumturaklı demeçlerle duyurulan iddialı "yargıda reform paketleri"nin içi hep boş çıktı. Neticede, 15 Temmuz'un peşinden dayatılan "20 Temmuz darbesi"nde en evvel OHAL KHK'leriyle hukuka ağır darbeler indirildi, indiriliyor.