"Terörü tasfiye"nin perde arkası

Seçim sonrası "normalleşme-yumuşama"yla ortaya atılan "yeni anayasa" atraksiyonu yanısıra Cumhurbaşkanı'nın önce "girebiliriz!" dediği İsrail'le toplumu korkutma tehdidinin millet nezdinde kabul görmemesi üzerine servis edilen "açılım"ın perde arkası aralanıyor.

Özellikle Bahçeli'nin "gelsin Meclis'te DEM grubunda konuşsun, örgütün lağvedildiğini duyursun" çağrısıyla "umut hakkı' affıyla ilgili yasal düzenlemeyle "terörist başı Öcalan'ın önünün ardına kadar açılmasıyla tecridinin kaldırılması" çıkışı dikkat çekici.

Yıllardır "HDPDEM kapatılsın, partiye Hazine yardımı, milletvekillerinin maaşı kesilsin!" tepkisini gösteren, "derhal kapatmadığı" için topa tuttuğu Anayasa Mahkemesi'nin de kapatılmasını salık veren Bahçeli'nin çelişkili çarkının arka plânı tartışılıyor.

Görünen o ki 28 Şubat 2015'te Dolmabahçe'de kurdurduğu "çözüm süreci" masasını 21 Mart'ta deviren Cumhurbaşkanı'na partisinin tek başına iktidar olma sayısını kaybettiği 7 Haziran seçimlerine giderken "seni başkan seçtirmem!" diyen ve milletin oylarıyla seçilen HDP Eşbaşkanı Demirtaş sırf siyasi düşüncelerinden dolayı AİHM ve Anayasa Mahkemesi'nin "hak ihlâli" kararlarına rağmen beş yıldır hapiste tutulurken, yeniden İmralı'daki terörist başı muhatap alınıyor.

BİR "OYUN" OYNANIYOR...

Çarpık olanı, son çarkla bir yandan siyaset dışlanırken diğer yandan bu "açılım"ın da kırk bin insanın katlinden sorumlu müebbet hapis cezasıyla hükümlü terörist başına havale edilmesi. Dahası terörist başının "Kürtlerin lideri ve temsilcisi" olarak lanse edilmesi.

Bu çarpıklık, millet irâdesini hiçe sayarak seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanmasını eleştirip demokratik hakları ve hukuku savunan demokratik muhalefeti "teröre destek"le suçlayan "iktidar cephesi"nin samimiyetsizliğini bir defa daha ifşa ediyor.

Son genel seçim propagandasında kendilerini "yerli" ve "milli" gösterip, topyekûn muhalefeti "gayr-ı millilik"le itham eden, "millet ittifakı" Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu'nu terörist elebaşı Karayılan'la birlikte montajlayıp kara propaganda yapan, meydanlarda sahte videolarla Kandil'deki terörist elebaşlarının destekledikleri" isnadını ileri süren, "terör örgütüyle işbirliği", "terörist" ve "vatan haini" iftiralarını bir yığın hakaretle savuran Ankara'dakilerin samimiyetini bir defa daha sorgulatıyor.

Seçim kampanyasında "altılı masa'nın altında HDPDEM var", "millet ittifakı' terör örgütünün desteğini alıyor" uydurmasıyla ortalığı velveleye verip topyekûn muhalefeti karalamalarındaki yanıltıcı menhus maksadı açığa çıkarıyor.

Belli ki milletin rızası alınmadan yeniden terörist başı üzerinden kapalı kapılar arkasında kotarılan pazarlıklarla bir oyun oynanıyor. Bir defa daha demokratik siyaseti, sivil toplumu devre dışı bırak(tır)an komplolar kuruluyor...